0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
4620
Okunma

Sabahın mahur vaktinde, uğradım gül bahçesinde
Tanımaya mecbur muydum, memleketin nazlısını?
Masallardan derlediği, asılsız bahanelerle
Dallarını destelerken, gül vermedi Çerkez kızı.
Ala, yeşile sevdalı, uğraşır şevkle, hevesle
Gerdanında incileri, şebnem vurmuş sinesine.
İşlemiş bir rumuz isim, mendilinin köşesine
Katlayıp koydu göğsüne, sır vermedi Çerkez Kızı.
Tabiatına yabancı, tavırlarının aksine
Yüzünde bahar telaşı, bal damlıyor gamzesine
Yalan-dolan yakışır mı, kalem kaşlı gözlerinde?
Sürmeli, gür kirpikleri, fer vermedi Çerkez kızı.
Nağmelerle tempo tutup, ahçık faslına geçince
Can yakar işvesi, nazı, perçemlerini açınca.
Yorgun argın yaren diye, yalnızlığını seçince
Ihlamurun gölgesinde, yer vermedi Çerkez kızı.
Uykusu kıt, şekerleme, ayranının eksik suyu
İbrişim kuşak belinde, al fistanlı, servi boylu.
Esvabının renklerinden anlayamadım huyunu
Beni meraklara salıp, sor demedi Çerkez kızı
Gençliğinin zirvesinde, avareye zaman vermez
Övgülerle süslediğim, dualarımı beğenmez.
Basiretim darmadağın, divaneye güvenemez.
Dünyayı yakmak isterken, kor vermedi Çerkez kızı.
Kartallardan ilham almış, değişmez tarzı, biçimi
Gururunun pençesinde, inadından vazgeçer mi?
Tescilli asaletiyle, gücenme hakkımı çeldi
Dağlara duman çökünce, yol vermedi Çerkez kızı.
Ömer ÇELİK