0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2628
Okunma

Yüzlerde tatlı telaş, müstakil evler şendi.
Üç-beş asır mı geçti?
Şimdi de ses, seda yok, cıvıltılardan başka.
Meşeli yamaçlarla kuşatılmış her koldan
Şirin bağlar, bahçeler.
Topuklu merdivenler, yaslanmış kara duta.
Zambakgiller,. leylaklar...
Burda dinmiyor bahar, der Ardanuç’ta.
Çıvgınlarla yeşerir başı dumanlı dağlar.
Hezeyanlara mahkum
Efkar tepesinde bir gelin ağlar.
Uçurtmalar küs mü beyaz buluta?
Çoruh boylarında virane bağlar
Yarınları meçhul yer Ardanuç’ta.
Her karış toprağında onca numune saklar
Bilenler vazgeçer mi?
Köpüklü serin sular hırpalar çeperleri
Ne yular vurulur ne de yol tutar
Bakır tozu yutmuş üç-beş tekaüt
Bent nasıl kurulur, gör Ardanuç’ta.
Tarihe ışık tutar, kaleleri, kümbetleri, hanları
Ne mahpus hanesi ne avlusu var.
Suç mudur iblisin avukatlığı?
Hani o bayramlar bu eşsiz yurtta?
Velev ki destanlar, efsaneler var
Şölenlere hasret yer Ardanuç’ta.
Kavisli yokuşlardan, zaman meçhule akar
Yerinde ağırdır köşe taşları
Geçit vermez eşkıyaya, hayduta.
Çeşmeli duraklarda buluşur tali yollar
Kol kola söylenir zafer marşları
Ata yadigarı bar Ardanuç’ta.
Yüzlerde korku telaş, doksan üçlerde kaldı.
Geçiyor kafileler
Düğün halaylarının döndüğü kavşakları.
Ne Kiskim’e uğrar, ne de Şavşat’a
Hangi diyardadır masallar şehri
Belki de bir bilen var Ardanuç’ta.
5.0
100% (2)