12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1478
Okunma
kuşlar sana uçardı
göçler sana…
ellerim tuz kokardı
ellerim dağlı mavi okyanus
kıyıları gizli bardak içim
kuş ölüleri gömülürdü saçlarına
içimdeki çiçeğin omurgası yanardı
alnım yaşlı bir kıyı kenti olurdu
varılmazlığın bitmezdi
varışlar solardı
doğmuş olmakla lanetli vebası vardı yüzümün
rüzgarlar sana koşardı
sızılar sana…
rüzgar sözüne dolanır beklerdi pusuda
yastık yaptığım bütün şiirler yanardı
yağmur yağardı
sokakların sınırı rujla belirlenmiş
ötelenmiş fahişeler gibiydiler
damlar çığlık çığlığa sevişirdi
bir insan gözünde kanat çırpardı yüreğim
göz ölümü zapta geçmezdi
ölürdüm
içimin suları ölü bir iskeletin gagasına çekilirdi
berrak bir ceset olurdum
ağlardım güneşe
bulutları bıçakladı afsur
şimşek karnından dökülürdü şiirim
içime girerdin çıplak ayak
sızlardım
külden bir dünya takardım yakama
sislenirdi gözdeş kucaklaşmalarım
sapan gibi bakardın
K.Y.