1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
728
Okunma

Ruhu kaplasın hüzün
Bırak isyan dağlarının dumanını
Sen sefil bir güneş ol ve doğ üstüne İstanbulun
Seherden gelir yel üflerken imbattan
Manasiz bir kızıl rengini okşarken bulutlar
Berivan ve mor menevşe açar gibi
Sana doğru içinde giz olan cümlelerim
Okşar gibi ellerimle Haliç’i
Bana ıslak bir sigara kokusu
Sana rutubet deryası
Rıhtımdan dolan küf
Yutkundururken boğazı
Henüz kalkmadı Eyüp iskelesinden
Iskenderin takası
Şimdi sayıklamaya başlar Galata kulesi
Aşık olmadığı için kız kulesi
Maşuğa hayret eder yedi tepesi
İnlerken rıhtımda denize düşen bir ay parçası
Sevgilinin kokusu şimdi Balat’a düşen kahve gibidir.
Mektebin önünde kırlangıç kokulu bayanlar
Sıcak gülücük dağıtırlar
Mendile düşünce nefes
Kan düşerse verem olurlar
Mektebin önünde kırlangıç kokulu bayanlar
Masiva ve zülfeyn
Kasımpaşa ile Balat
Birazdan kömür kokusu ile öksürerek geçecek
Rıhtımsız bir ruhun gözleri gibi bakarak
Hıncahınç dolmuş kör vapurlar
Sesini duyduğun yerdir boğaz
Ritimle dans eder gibi iki nağme-saz
Mutluluk düşse öper kurşun kanatların
Esen yelden gelirse bir haber
Adalardan vurur anlımıza mavi fener
Istanbul ıhlamur kokar gibi fincanda
Bardakta yosun gibi vapurda
Balıktan azade düşer gibi aklıma
Sen kokmuşum her anına
5.0
100% (2)