7
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
1759
Okunma


Kaç kez düştün
yüreğin hangi kayanın altında kaldı,
yemiydin artık yabanların,
ne acı düştür bu
sustuğumu fırsat bilip hayat her seferinde
bir başka yabancının dizlerine sürdü yorgun kafaları
ölecek olsaydı insan, ölürdü
tanrı biliyor gerisini
anlatmasan olurdu
bir tabloya bakar gibi yürüdüm
düşündüm, konuştum,
-ne güzel kimse duymuyor
sevmiyorum denilse daha hoş olurdu
en azından Tanrı bunu biliyor
başarısızlıkta sanattır
yerine göre kimse seni anlamazken
defalarca denemiş olmanın verdiği yorgunluk
tutku dolu bir hisse evrilir
mesela sabah gözlerini açtığında
iki çapak duruverir yorgun gözlerinin etrafında
belki geceden ağlamış olmanın eseri
ne lüzumsuz şakadır rüyalar
korkutur seni, aldatıcıdır - unutmuşsundur
geriye bakınca nice insan
’merhaba’ der jilet gibi sesleriyle
düşmek maharet olsaydı,
ölümün kanlı dişleriyle beklediği yerde
achille kadar ’çaresizim’ derdim
muhabbet bu ya,
kahve taburesinde ülke kurtarıp
bir güzel herkese söverdim
sonra köpekler gibi uluyacağım karanlık ortasında
arabaların ışıklarına taş atardım
neyse ki, kurtarılmış bölgede zihnim
kikrerken kaniçi bir kızın sesi yaralar bedenimi
kaybederken inancımı tıp adına
tüm nöronlar başarısızlık başarısını kıyıya sürer
bir vinç gömer dünü derin çukura
bir sis sarar günün klasiklerini
bir tutam acı daha yineler kendini
tadabilmek ve uzanabilmek uğruna
Allah’ın belası bir çağda doğmuşum
vebalı sayılmadım ya da kellem uçurulmadı
surlardan balıklara yem etmediler bedenimi
bir destanın ayracında kalmamıştı adım
nefesimi bıraktığım tenhalarında
dolaşırken gecenin en karanlık yerlerinde
otogar pişmaniyesi kadar sıradandı her şey
yürüdüm, durdum. durdum
ve yine yürüdüm
tanrı biliyor gerisini
demesem de olurdu
bugün üşüdüm, bir teneke ateşe daldırdım
seni bekleyen ellerimi
ellerim ki, kabahatinden elem doludur
yağmurdan bile hazmetmez
ellerim ki, günah şehrinin kilidini açmıştır
duadan bile uçarı
çağın nice sesine kaparken şimdi beni
daha fazla içime girememekten mutsuzdur
Kaç kez düştün, sahi bu kaçıncı başarısızlık
insan kendi eliyle yorulunca,
kendini bile affetmiyor
kana kana içilmiş bir bardak gibi durup
varlığını anımsamamayı seçiyor
sahi, neydi benim ellerimle var ettiğim ülkem
komşu bile olmadığını söylemek istiyordum da
ellerim ’mümkün değil’ diyordu
ellerim sevebildiğini söylemek istiyordu
bir kelebeği sevebilme ihtimalinden bahsediyordu
telaşla en yakın perdeye tutunup
camın arkasındaki yüzünü buluyordu
yüzsüzlüğüm sonra büyük bir yanlış anlaşılmaya
hatırasını toprağın altına almaya devam ediyordu
İnsan bu,
ne yapsan da bir yerden sonra boş
hoş, lüzumu bile yoktu ya
Tanrı bunu da biliyordu
5.0
100% (11)