1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1025
Okunma

kamera, motor
çekiyoruz bir günün yalnızlığını daha
sinema köşebaşlarında
esneyen bir köpeğim
ne acı gelir okşanmak birkaç saniyeliğine
huysuzluğum üzerimdeyse
senin suçun yok, aslında kimsenindir o
hayat bile muhatabı değildir kederimin
güzel günlerden, güzel günlere
bir seni tanımak kalıyorsa geriye
ne mazi olağan akışında sığınılasıdır
ne de atiye aittir o bitmeyen umut
eski bir pikapın tozu kadar
anlamlı kalıyorsan
ararım ama kalbimde
bir et, iki göz, yaralarım
yüzümü kızartan emeğidir
şu dar ve ıslak kaldırımlarda
nasıl hoş oluyorsun bilsen
pembe, mavi bir film -çok yakında
utanır insan böyle bir hırsa kızınca
ideolojik aygıtıdır tutkulu yanılgılar
utanırsın da sen şimdi
kahve hazır
koy da gel desem endişeni bir kapı önüne
utanırsın dünden
çünkü gelir sana da ara ara
kanat çırpmaktan yorgun kuşun
denizin ortasında yükselmeyi beklemesi gibi
hayat elveda diyebilme fırsatını verirken
insan aşkın ayrılığıyla ıstırap duyarken kaçırır
elinde olmadan yaşamı
ve sevgisinin bazı şeylere artık yetmediğini
anladığında uçmaktan vazgeçer
bir su bulur, bir tepe, bir uçurum
düşmek avuntu tarihinde
kırmızı renkli mürekkebin
birinci dereceden akrabasıdır
sesler onursuz bir kalabalık tarifidir
şehir aynı çocukların kıtlığını yaşar
rastlantıyla yaşar hafızam,
yaramı dökerim
hiçbiri senin yaraların kadar
ihtimal üzerine değildir
ben bir şiir yazarım
bir sana gelirim sevda kıtlığında
belki ben bile eskisi gibi olmamaktan
ayrılığı süslerim geldikçe
kıyamam güzel gözlere yazılmış mısralara
iyilik denizinin kıyısında sıralanır
mahmur bir yorgunluk,
güldüğünden bu yana zevk sahibidir
o kıyıdan gidememek kalır insana
ve gelememek, umutsuz bile olsa
ellerim ceplerimde yürüyorum
bir çoğunun hikayesi henüz inmemiştir sokağa
yarınlar için taşınmamıştır
o muamma tozlar
bir ben,
gereğinden fazla düşünmüşümdür
gereğinden fazla acı dolmuştur ruhum
bir ben sevmişimdir sığınırken
elim göğsüme
tanrı bir köpeğin burnunu armağan etmiştir
varlığında kokunu aramışımdır
bulmamak pahasına kederimi taşımış
yorgun düşmüşümdür ardınca
bilseydin de değişmezdi, için içine sığardı
önce güzellik adına her bir şey
ve sonra bu yalın acı
anımsatır nasıl bir çıkmaz içinde kaldığımı
düşünebilseydin bir de,
yokluğunda nasıl acı çekeceğimi
bir daha okuyamazdın
denizin ortasında elleriyle o kuşu boğan beni
kamera, stop
alçaldım gizemin orta yerinde bir bıçak gibi
arsızlık olur ancak böyle bir filmin bedeli
hiç yaşanmamış gibi kabul edersin
siyah, narin korkuda dem vurmaktır hiçe
ve beyaz, bakir kalabilmek için schicksal beye.
5.0
100% (5)