11
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
551
Okunma
Dehlizime saklı ruhumun cüretkarlığı
Mavi düş, siyah ölüm ve yokluğun
Hangi aynaya baksam yüzüm kırık
Ezelden seyyah ebede varmaya menzilim
Ölüm ardım sıra, koşar adım
Perçem ömrümün zey gerçeği seyir defterim
Sâdırım…
Asrın manasında ayandır cürmüm
Sabrımı nar’a bağışladım
Harla şimdi közünle cümle varımı
Rivâyetlere kalsın yetim sevdalarım
Sor, bezmi elest bilir geçmişimi
Kabil’in vurduğu ölümcül darbede
Habil’den kalma can ağrılarım
Kaç alem dolandı bu bahtsızlığım
Kaç mazgal zamansız sürüldü beynime
Yasak sevmelerde ahraz düşlerim
Suç mu, günah mı güzel sevişim…
Dökün üzerime kızgın yağları
Cennetten kovulmaya sebep
Kızıl bir elmayı dişledim
Ağdalı bir sızı geçiyor içimden
Dikenli fundalıkta dikişli ağzım
Ağusunu güle kusan acı çiğdem
Terme gülistanda bülbülüm bizar
Gidelim…
Henüz meltem denizi uyandırmadan
Aklen ve naklen tahlil zamanı
Şahika düşlerden uyanma vakti
Haydi…
Bu çetin girdaptan çıkalım artık
Yoksa ölüm dahi kurtarmaz bizi
İçim epey sıkılgan…
Ruhumda İsa’nın çarmıh gerginliği
Meryem’in asırlık yasını taşıyor yüzüm
Dünya Yusuf’un düştüğü kuyu darlığı
Yakub’un gördüğü kadar aydınlık
Kirpiklerimde ip atlıyor ölüm meleği
Bir Elif miktarınca yaşıyorum
Anla beni…