2
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
257
Okunma
attığın taşlar sekerken su yüzünde
kırık sesinde irkildi gece düşlerim
serçe kanatlanışı, balık kaçışı içim
gecenin sessizliğinde katmanlı çığlık
su kanıyor, ay utançla bakıyor yüzüme
dünya acılar peydahlayan bir rahim ağzı
döl yatağı, puşt zulası, kancık ovası
tepelenen dağlara yükleme gideşini
kırık tokmak, çalmaz davul
pazardan kalma yokluğunun düğünü
kırk kez aynı rüyada uyanmışlığım vardır
doğuşum, ölmüşlüğüm ve anlamsızlığım
vaftiz edilmemiş sevdalarım
selası duyulmamış aşklarım
namazı kılınmamış ruhum
definsiz mezar taşım
soğuk toprak, duyulmaz ağıdımın yankısı
bu öfke yurdu benim mi
anlayamadım...
hey...
gönül değirmenine kalburda su taşıyan ümidim
kırık kolum, bükük ayağım
hayalime dünyalar kadar büyük çizdiğim
şem alevin gölgesi, şaman kavrukluğum
batıl bir aşka böyle hesapsız batmışlığım
kim bilir kimden kalma
benim bu talihsiz yazgım...