4
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
876
Okunma
kim bilir
nasıl da basit şeylere
hasret yaşıyorsun
dışı seni içi başkalarını yakan dünyada
uçurtma uçurmak mesela kırlarda
yalın ayak koşabilmek
ciğerlerini patlatırcasına
dik dura dura
içinde büyüyen bir kamburdur
yaşam ağrısı aslında
üzerine giydirilmiş gömleği
kim bilir kaç kez
yırtıp atmak geldi içinden
kaç kez bağırdın kör kuyulara
-hem sen küfretmeyi de bilmezsin-
başlarım böyle hayatın anasına,avradına...
ben sığamam öyle aynalara
kırar yürürüm
cam kırıkları bata bata ayaklarıma
ki insan
en çok kendini öldürmekte ustadır
tekrarı olmayan bu tragedyada
çöl benim içimde
çöl benim içimde
sen deli bir kısrak
koşuyorsun uçsuz bucaksız
içimin kurak topraklarında
bastığın yerler vaha
anlamalı diyorum kaktüsü
dokunabilmeli kederine
üflemeli aşkı
çölün yorgun ruhuna
ardın sıra yürümeli
içimde biriken yüklü bulutlar
ulaşmalı okyanuslara
taş sektirmeli kıyılarda
dans etmeli rüzgârda
sabah beş sularında
sevişmeli usulca
güneş doğmalı koynumuzda
-bir sıtmadan ibarettir yaşam
dokunamazsak içimizdeki çocuğa-
...
Necat Uslu
5.0
100% (11)