Kavga, gürültü var kuzeybatımda.
Kocaman uçan daireler var tepemde
İçinde ne olduğunu kestiremediğim,
Ayak direyip mızrağımı gösterdiğim.
Ağzım dolu maksadını aşacak,
Aşmasını istediğim cümlelerle.
Dudağımdan sarkıyor kuyrukları ıslak bir solucan gibi.
Açtırma bayramlık ağzımı,
Dökülecekler,
Sustur beni.
Yangın çıkmış güneydoğumda.
İki-dört ayaklı, kuyruklu, yüzgeçli ne varsa kaçış kaçış.
Avuçlarını ovuyor sırıtarak bir kaç kürekli.
Gördükçe tüyüm kabarıyor,
Kabardıkça o kürekleri ağızlarına çarpasım,
Çarparken ağız dolusu kin kusasım geliyor.
Çok naralı, az cümleli...
Sustur beni.
Habire tekleyen tek motorlu bir uçak bindiğim.
İrtifa kaybettikçe,
Düşünce ekleneceklerimi görüyorum güneyimde.
Toparlanıyorum, sonra yine yere esniyorum.
Önümdeki maviyi göremiyorum isinden pisinden gözlüğün.
Görebildiğime tav gaza basıyorum,
Yükselemiyorum, düşemiyorum,
Kazanamıyorum, kaybedemiyorum.
Atıyor git gide tepemin tası
Bir motora sövüyorum, bir gözlüğe sövüyorum.
Sustur beni.
Çok kalabalık ağzım, sustur.
Çok yaralı kalbim, sustur.
Gördüğümden, duyduğumdam, gömdüğümden
Akıl tutulması yaşıyorum peş peşe
Hayret kazanını fondip yapmış gibi kafam
Bu kadarı nasıl olur diye, figan ediyorum, sustur.
Çünkü, ben susmazsam;
Benim susmadığımı gören gölgem de kapamazsa çenesini,
Gönül verdiğimde taş taş üstünde kalmayacak.
Kaş üstünde dönen cümleler diğer susturduklarının
Tepsine yağacak.
Gök gürleyecek ünlemlerimden,
Bir çok yıldırım düşecek,
Yerleri bilindik mezarcıların tepesine.
Denizlerim kabaracak.
Ormanlarımın vahşi doğanları ayaklanacak.
Ağızları kapatırken uzattığın elin parmakları kırılacak
Sustur beni
Yoksa bu ben bende kalmayacak.
Yoksa bu sen beni bir daha susturamayacak.
11.04.2019