1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
666
Okunma
Gözlerimin karanlığını yakıyor adının yıldırımları
Yıllanmış bir duanın piyano vuruşları arasında
Dudaklarımda akordu bozuk kelimeler...
Oysa bağırmıyorum.
Az bilinen renk isimleriyle anıyorum küfürleri
Tenhası kalabalık uzuvlarının...
Sonrası kalır bir şair bezginliği içinde
Sakinliğimi kaybediyorum!
Üçüncü şahsın Wertherian ıstırapları
Ve derdine yandığım aşkı
Ciğerlerime kondurulmuş kalorifer böceklerinden
Veremin nefesini öksürtüyor
Yüzündeki maskenin karbon kağıtlarına
Duyun açıklıyorum sırlarımı
Geçmişin sefer taslarında
Tadı bozulmuş anılarım
Tek bir damlası kalmayana dek
Yakıyorum hatıraları
Köşeye sıkışmış sarı bir akrep gibi
İstemsiz, tehlikeli...
Kendimi iğneliyorum kendi bakışlarımdan
Japon ruhum buna da dayanır elbet
Na’yem gelir belki efkarına riyahında sabahın
Efkel yapraklar dolar göğsüne
Ki kalmamış içinde tek bir bujene...
Aciz bir nağme-saz gibi darabât-ı anife buyurur o geniş alnın
Vah vah bu da bir teselli işte.
Demem o ki ne sirişt kaldı bende
Ne sende bir nur u dirahşende...
Artık herus gibiyiz.
Unutmalı kendimizi
Ki gerek bu na’sana ancak bir perde-i türabiye...
5.0
100% (3)