0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
146
Okunma
Susmuş gökyüzü, kadehlerde gecenin karina kırmızısı
Bulutları ilkel siyaha boyarken kozmik şakacı
Omuzlarımdan damgalanmış melekler düşüyor
Bir elimde aynaların isli ıslaklığı
Rüzgarlara direnen gözyaşları gibi
Bir elimde yalnız, hep senin ellerin...
Dolduruyorum biraz nihavend, biraz kepenek rengi...
Senin geceyi koklayan çiçeğini mermere çizmişler çünkü
Ben güneşle tatlandırıyorum kayıp sesini
Ağzımda işte bundan buruk bir helezon tadı.
Şerefine, şerefine, şerefine...
Bir bir boşalan şişelere, yıldızları dolduruyorum.
Yorgun meyhane müziği gibi kırpışıyor bakışlarım
Peçetelerde tükenmez şiirler yazılı
11 bin 500 yıllık bir artefaktsın içimde
Evliya mezarı gibi, dipdiri duruyor hatıran...
Dün yarından sonra geldiğinde yine çırılçıplak
İlk bostanda kendimden seni yolacağım
Zaman, efrenciyeden sonrası olacak
Zaman bir var bir yok dan sonrası...
Zaman senli benden sonrası.
Ah bu serap, ah bu... rapsodya...
Ah bu sen!
Kırılsın artık öfkemin kemikten vitrayları!
Yıkılsın bu ifritli sahte elysium
Seneler, daha hızlı seneler doğuruyor çünkü
Seneler hızlıca ölüyor.
Seneler...
Sen...den sonrası!
Ah bu longing...
Ah bu marcados!..
Ah bu sen!!.
Vah bu ben...
Kör ol messina!
Kahrol alighieri!
vah. vah.
5.0
100% (1)