1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
714
Okunma
Bilmediğin kağıtlar var ceplerimde,
bilmediğin sızı.
Nehire bırakıyorum çünkü çağlıyor
ya gitmese ya bir taşa takılsa
ben gibi.
Sahibine son sözünü bırakmış bir veda da
bırak parçalanıp gitsin.
Soluduğum havayı tane hesabı saymaya başladığım günden bu yana
daha çok acıtıyor kayıplar.
Yeniden doğrulmak düşen bir çocuğun yüzündeki sinameki gülüş
hala aynı, hala aynı toz toprak yol,inat bile aynı.
yine aynı bir başına sorunların üstesinden geliş.
Bu kadar güçlü olmayı hak etmiyorsun diyor yüreğim
oysa yüreğim, ben seni ayakta tutun diye bayır aşağı salmıyorum.
Anlamak, anlaşılmaktan daha ağır bazen,
sözlerin kuyularından başımı alamadığım günlerden beri
çöreklendi içime bir sızı orda kaldı.
Geceler mi gündüzler mi ne oluyorki değişimi bir ben farkedemez oldum
ey zaman hayret! Seni de geniş sanırdım en az yüreğim kadar.
Oysa öyle severdim ki onu aşka bir daha kapılmayacak kadar
yanlış giden bir şeyleri hep duyuyordum uzaklardan.
Sesleniyordu yapmaz diyordum, iç sesim sesini bastırsın diye.
Önümden geçiyor onlarca farklı suret, onlarca köprü onlarca durak
ve cebimde hala sıcak sözler nehrini arıyor.
Yazdıkça atamadığım onca söz seni içimden atmadıkça
yazmamamı söylüyor. Çünkü öğrendim.
Su akınca her zaman yolunu bulmuyor...
5.0
100% (2)