14
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1813
Okunma

Taklacı güvercinleri gibi
sevinçle süzülürken gök yüzünde.
Yere basıyor ayaklarım
masum bir hüzün ile.
Rüzgarın kadın hali ben olsam da;
sessizim şu günlerde.
Maviyle sevişen lacivert
kanıyor içimde.
Kalkmak bilmeyen
bir adam oturuyor sol köşemde.
Bırakıyor acemi bakışlarını
’Bir İstanbul masalına’
Alıp gidiyor tanışıklığını.
Güneşin evinden
Titreyerek bakıyor ışığa.
Ağa vurmuş balık kadar yorgun
inkarın kıyısında.
Sohbet cesetleri bırakıyor ardında.
Gölgeleri daha çok seviyor maviden
iklimler kopyasını verirken aşka.
Meşgul çalıyor kendine
Kalabalık bir şehrin fahişesi gibi.
Hangi avazı üşüyor kim bilir..?
çektikçe içini ürperiyor teni
Yüzünü yüzüme sürttükçe
acıyor bilekleri.
Bense dinledikçe denizin nabzını
eriyorum uzak bir yıldızda
Yoruluyorum kulaç attıkça sorulara.
Ak kağıda yazıyorum ’biz’ imlerini
Alacaklı dürülüyor defterim.
kalıyorum sular altında.
Dalgalar silse de şiirin ayak izlerini
Ezan sesleri kokan bir karanlık
örtüyor üzerimi
Yatırıyorum mutluluğumu
otuz dokuz derece ateşe
Hastasını şaşırmış virüs gibi
aramızda ’Aşk ’hep ayraç içinde
Bir kaç düş ötemizde.
Dağlar kolay yıkılmaz
kendi destanını saklar ömrünce.
Severken imkan/sızım olsan bile...
ferdaca
5.0
100% (19)