11
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1348
Okunma

Koskoca bir evren dürülür
küçücük bedenimde
Terk edilmiş bir kabri
sular dururum her gün keder ile
Mızrağını geçirdikçe
bir fülütün içinden zaman.
Yürüdükçe iyi niyet yamaçlarına
dikenler arasından.
Acı bir eylül geçer köklerimden
Sözlerin kışı
düz yazı olmaya hazırlanırken.
Zorba elleriyle
yüzümü okşar pişmanlıklar.
Tütsü tutmaz gövdeme
değdikçe acılar.
Nabzımda mıhlanır çarpıntılar.
Yumak ederim yüreğimi
olağan üstü sessizliğe
Sarılırım boynumdaki bir çift muskaya
sevgi ile...
Öğrenirim dik durmayı dağlardan
Durma sor kendine kimdir kalan...
Güzelliğin kıymetini bilmeyenden
almak istedikçe zerafetimi
Yalan kelimelerin cesareti ile beslenir
muhabbeti.
Ağır yaralı dudaklarından sızar
kız kulesi silueti.
Yağmurlu bir sundurmaya benzer
Üsküdar’ın sesi.
Çağresiz bir eylem olsa da
çaresizliği aşağılamak
Ne kadar değişmemişsin
çoktandır hiç bir yerdeydin sanki.
Gel-git’ine dayanamayıp
yıkıldı karıncanın yüküyle duvarlar.
Kendi ellerimle örttüm
görmeyeyim diye gözlerimi
İki mandal bir leğene
değişirken gömleğini.
Ağustos’da başıma yağdırırken kar
Buzlu sular sızmakta
bencil hesaplarından şimdi...
ferda,ca
5.0
100% (20)