5
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1351
Okunma

Baş parmağını yarasına sürüp
Tenine yabancı kaldı acı
Acının aklı bir karış uçurum
Acının ağzında ölüm lekesi
Ve sonsuzluk hep bir güle yakışırdı acıtmadan
Acıtınca bir anlamı kalmazdı insanın
Sonbahar rüzgarını salmadan
Bir ateş siyahı sarıya sızdıramazdı
Ağlayamazdı aynamdaki kırılgan mavi.
Acı, bir gülüşün gölgesinde duvar
Sırtını zamana yüzdüren tik takla
Yalnızlığı eskitip duruyor ağır bir uykuda
Tenine yabancı sularda yıkıyor sesini
Acı bir insan olup çıktı, biraz da vatansız
Vuruldu gencecik yaşında zafer işareti
Acı bir garip ağıt,
Ve ağır ağır yutkunarak yaşamı
Ağzında yitiğin ve yiğidin, acının gülüşü
Baş parmağında ışığın kınası.
Acı, aşkın güneydoğusu
Yanmış bir köyün manifestosu
Kışın ağıtı, yazın dumanı eksik olmayan
Kahır dergahının coğrafyası
Çocukların misket yaşında
Babaların öfkede öğütüldüğü
Acı bahtsız bir ırk, kül bir zılgıt
Bütün tümseklerin adı mezar,
Bütün gecelerin ardı korku ve ceset kokusu
Yanarken ufukta bir kuşun yaralı çaresi
Acı mavinin sızısı, beyazın ahdı
Esmerin hıncı.
Nedim KARDAŞ
5.0
100% (18)