2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
5979
Okunma

Sessizlik bozar keşmekeş hayatı
Hüzünlerim yerlerde savaş vaktinde
Düşüncelerim virane
Dikiş tutmaz yaralarım
Dünya durur dertler, dertler pervane
Düşer gökyüzünden yıldızlar
Kahır mektuplarımın üstüne
Tarih yazmaz acıdan yana mazimi
Titrer bedenim depremler içindeyim
Feleğin çarkına takıldı kaderim
Alın yazım yazılmış doğmadan
Söndü güneşler
Hayat karanlık umutlar karanlık
Zeytin tanesi düştü yüreğime
Düşüncelerimden akar kandan ter damlaları
Toprak ihaneti kabullenmez
Saçlarının her teline astım umutları
Rüzgar vurdu savruldum, yel vurdu savruldum
Buğday tanesi oldum
Düştüm toprağın rahmine
Asıldı dertlerime maden ocakları
Geceme gebe kalır dertlerim
Şafak vaktinde ya ikiz olur ya üçüz
Gün günü kovalarken
Dertlerim, dertlerime yer açmaya başlar
Naram boğazım’da dinamit gibi patlar
Beynim dökülür buğday tanesi yeşerir
Ben ölürüm toprak ana yeniden doğurur beni
Nefesim cüsseme, cüssem nefesime
Kin ile bakar
Hey hat
Dervişlerden çaldım selamı
Hu derim yalnızlıklara
Üflerim dertlerin ruhuna
Fatiha’sı okunmadan emanet ederim
Sesiz sedasız esen rüzgara
Harmanlanır bulutların arasında
Yağmur yağmaya başlar
Düşer dertler buğday tanesi cüsseme
Ve yeniden dertlerimle
Yeşermeye başlarım
Tam gövdeme iner bir tırpan
Hüznüm toprağa kederim bedenimde kalır
Derman dilerim
Eller havada kulak ezanda
Cüsse musalla taşına yakın
Toprak öldürür ve yeniden can verir
Umut ekilir umutsuzluk biçilir
Ne dertten vaaz geçilir
Ne dert senden vaaz geçer
Ayaklarımın altında toprak kayar
Cüssem alaşağı olur
Ben yeniden doğarım
Güneşin ilk ışığında
Bir buğday tanesi
Zerre’i mıskal olurum
Koca gezegen içinde
5.0
100% (9)