3
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
1791
Okunma

acı içimize çöreklendiğinden beri
ruhumuza atılan bu kaçıncı çentik
kelebekler şahit
yüreğimi turaba gömdüğüm o günden beri
gölgemi sırtlayıp
gövdemi sürüklüyorum zamanın boşluğunda
göğüs kafesimden hançerliyim
divaneyim üstelik
kan revanım
tren raylarında unutulmuş bir çığlığım belkide
belirsiz bir yolun son yolcusu gibi
ahları bohçalayıp
amaçsız yürüyorum
üşüyorum
Pera’da bir parktaki evsizim belkide
denize sevdalı
meyhanelere dost
yakamozlara küs
haybeden konuşup
olur olmaza gülüp geçen avareyim
telvinim
kendi gölgesinde dolanan
kendiyle savaşıp
kendine yenik düşen
Yusuf’un atıldığı kuyuda
susuzum
susturulmuşum
unutulmuşum zifiri karanlıklarda
A’badım Firavun’un elinde
Musa’nın yolunu gözleyen
özleyen gökyüzünün mavisini
dedim ya
yüreğimi turaba gömdüğüm o günden beri
gölgemi sırtlayıp
gövdemi sürüklüyorum zamanın boşluğunda
5.0
100% (14)