0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
788
Okunma
yüzüme dokundum
sakalları uzamış yüzüm
kırılırken kış
çözülürken karlar
yüzümde sert bir poyraz
ve kimliksiz kuşlar uçuyordu gökyüzünde
adı yoktu bu yaranın
kabuğuna sarıldım
kimliksiz, dilsiz, ülkesiz
çıplak doğdum
çıplak öleceğim
ya yanarak
yada toprak altında çürüyerek
tanrının kutsadığı bir insanım
ama cehennemi taşırım yüreğimde
şimdi hangi acıya merhem olayım
hangi yaranın kabuğuna dokunayım
soluk soluğa abanarak sesime
avazım kısılıncaya kadar seni aradım
bir kangren gibi sesimde adın
adında ıslanan bir şehir
ve sevişmek dersen acılarla
zerresini hissederek yaşıyorum bunu
etim morarmış
dudağım susuz
ve aç
ve uykusuz
ve yorgun
sınırlarına yasaklanmış bir mutluluğun
her tarafı tel örgülerle çevrili
toprak dersen susuzluktan çatlamış
çiçekler tohuma varmadan solmuş
üryan bir yaranın içten kanaması
istilaya uğramış bir ciğeri yağmalar gibi
sonra demirden beter bir acı
çıplak tende göç halinde
ve durgun bir gece
içimde bir şiir
ey acının damıttığı sızı
kaç irinli yara
kaç yasaklı şehir
kaç yasaklı dil
kaç idam sehpası
bu sevdayı yok edebilir ki
kimliği yok bu yaranın
bu acı benim
bu can
ve bu odama sızan kokun
ve tenimde ellerin
şimdi hangi yarama şiir basayım
etimde dolanan bıçak
ve şakaklarıma dolanan hüzün
ve bu cinayet
ve bu kirli yüz
rüzgarın sesinde illegal bir yağmur damlası
ıslaktı şakaklarım dokunmaya korktum
körpe bir şafak vakti
yine gel
üşümek en çok seni özlerken güzel
boğulmak kendi içimde ölüm
kimliği yok bu yaranın
kızıl bir karanfil sabahı
kır zincirleri öyle gel
ibrahim dalkılıç
07/07/2017
22:10 izmir
5.0
100% (5)