2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
678
Okunma
kalbim durmak üzere
gözlerim yağmurlu bir bulutu anımsatıyordu
kırık bir cam parçası gibi
elim göğsüme batıyordu
soğuk bir akşam
sessiz bir ölüm
karanlık bir umut gibiydim
içimde bir çocuk üşüyordu
coğrafyası kar altında kalmış bir çocuk
yüreğimin güneşe bakan tarafıyla sarıldım ona
yasla başını göğsüme dedim
yasla ve güneşi solu
sakın ağlama
sakın gözlerin buğulanmasın
sakın yüzün düşmesin
sakın şakaklarına soğuk ellerin değmesin dedim
ama bir yaranın üstüne elimi koydum
kanayan bir yaranın
bilmediğim bir yangının ortasında kalmış yüreğim
dört tarafım tel örgülerle çevrili
ömrümün kalan kısmında ne yaşarım bilmiyorum
ne kadar ömrüm kaldı
ne kadar nefes alırım
ne kadar kalbim atar
sevgim
ve özlem
ekmek kokusu duyuyordum
açlığım tenime sarılmıştı
toprak kokusu duyuyordum
bir yerlere yağmur yağıyordu besbelli
ne çok yara almış bedenim
ne çok ok saplanmış yüreğime
ne çok ıslanmış kirpiklerim
bir fırtına göğsüme sarılmış da
ben güneşin doğmasını bekliyor gibiydim
yüreğimin penceresine çiçekler ektim
senin adınla seslendiğim
senin adınla sevdiğim
senin adınla seviştiğim çiçekler
kalbim durmak üzere
gözlerim yağmurlu bir bulutu anımsatıyordu
bir çocuğun dağılan bilyelerini anımsatan yatağımda
kaç zamandır seni arıyorum
yine sıradan bir gece
yine sen aklımda
sen hayalimde
sen düşlerimde
sen kalbimin içindesin
bense kendi bedenimde
kayıp bir sandal gibi
ne tarafa kürek çekeceğimi bilmiyordum
ibrahim dalkılıç
13.12.2020
02.02 izmir
5.0
100% (7)