4
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
2488
Okunma

Zamansız ayak sesleri
Nefesi böler gün batıp karanlık çöktüğünde
Avluda nezih bir kelebek
Döşekte garibin garibi
B’eşikte tebessümde bebek
Kuşlarsa takipte gölgelerin akışını
Ararat öyküsünün kolları kör düğüm
Atlıların yakıp geçtiği şehirler dağınık
İsimler düşer dualara saf saf
Terki diyar yollarda
Kuzu postuna sarılmış sıfatsız çakal sürüsü
Tufanın kalıntısına sığınma saatleri
Gözler soğuk uykusuna devşik
Zillet ziyan üstüne
Gecenin koynu kan revan
Acı esir alınmış yokuşta
Mülteci rüyasında yorulan insan var
Takatsiz ayaklar yaşamaya namzetken
Öper tabutun ayak ucunu
Hafızalar parçalar içine sığamayanı
Doğu’da ağırlaşır zaman
Keder bıçak kesiği karışık alnımızı okşar
Bu son değildir serzenişim
Bu son değildir tükenmişliğim
Yeniden başlangıçları can bilsem de
Unutturamaz gömülü zaman
İşte bu yüzden hâlâ kızgın
En çok da isyankârım
Göğü delen yeminlerim var.
Ümmühan Yıldız.