6
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1882
Okunma

Dillerin sustuğu anlarda
Gözlerden çığlıklar yükselir
Yarı ağlamaklı
Önce bir kıvılcım düşer yüreğine
Sonra kalbine vurur alevleri
Ve an gelir ağzından çığlıklar yükselir
Yankılanır dağlarda
Yakar bütün yürekleri
Suskun gözyaşların arasında
Buza çalmış bakışların düşer
Kana doymamış toprağa
Yetim kalır gülüşlerim
Sahile vuran küçük bedeninde
Bilirim,
Kuşlar kanat çırpmaz
Yakamozlar ışıldamaz
Bebeklerin öldüğü sahillerde
Kurt, çakal gözleri parlarken
Sinsi pusularda
Düşer çocuk düşlerin
Yorulmuş bedeninden
O an yüreğim bir parça barut
Çirkefin göbeğine düşer umutlarım
Ve zifiri sancılar yeşerirken içimde
Hiçbir alfabenin yazamadığı
Acılar dökülür bedenimden
Ve adım yazılır
Eşkâlim çizilir sokak başlarına
Kaçak adımlarlarla ezerim kaldırım taşlarını
Ve hep bir yanım üşür
Avuçlarıma yağan karda
Ve hep bir yanım yaralı
Bitmeyen bir kavganın içinde
Geride, kana bulanmış
Nemli duvarlar kalır yüreğimde
Şimdi,
Kızgın güneşin bakışları arasında
Oturmuş buruk gözyaşlarımı içiyorum
Özledim ince gülüşlerini be çocuk
Dilimin ucunda küfre dönüyor bu yaşam
Duvarda iki yüzlü isyan çığlıkları
Ölüm kadar solgun ve yakıcı
Kan gülleri açıyor gamzeli yanağında
Dokunmak isterken bedenine
Bir çiğ gibi çöküyor üstüme
Donmuş göz bebeklerin
Belli ki vurulmuştu umutların
Güneşe küsmüşsün
Ayaza çalmış bakışlarınla
Oysa ben,
Seninle baharı yaşamak isterdim
Maviye çalan minik gözlerinde
Mehmet ACIOĞLU
08.09.2015
5.0
100% (7)