8
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
719
Okunma

Tren istasyonunda paslı gözler taşınıyor
uzun ve boş bir arazi
gözlerimizin kesişmesi imkansız gibi
dağlar alçalıyor ömrümüzden çıkmışçasına
çalılar sarıya boyanmış
boyları hep aynı hizada
belki bir rüzgar geçerse
başlarını eğip geri kalkıyorlar
kahverengi bir tabela sallanıyor
-Kesintisiz express
kedi bakınıyor gözlerimin içine
ilk defa insan görmüş gibi izledi beni
ben dahil bir desteyiz
herkes gözlerini tekerleklere dikmiş vaziyette
kıvrımları kadını anımsattı belki bir dakika
içleri çekildi
ta ki hareket etmeye başlayana kadar
ilk damla ter o zaman akta alnımdan enseme
binmemek gibi bir çılgınlığa kalksam
haftaya kadar yem olabilirim
görüntünü gözümün önüne getirmeye çalışıyorum
belki ilk defa bu kadar zorladım
yeni bir sen doğacak gibi oluyor,bırakıyorum kendimi
bir baş bir boyun bir vücuttan ibaret değilsin
ötesi var bu topraklarda beni kavuran
sessiz sessiz ilerliyoruz
arkamızdan buhar bulutu yükseliyor
yalancı yağmurlar her an yağabilir
heveslenmiş iki çiftçi
trenin arkasından el sallıyor
ve kanatları eksik olan
ülkemin ürkek kuşları
iki çatılı bir eve veda etmek ettikten sonra
o kırık kalan lambadan bir veda busesi aldım
ağaçları selamladım
düşünmek için çok zamanım oldu
evet,sana her varış durağında
bir adam daha doğdu içimde
düşüncelerini elektrik tellerinde kuruttuğum
kavuşmak türküsünü üflüyorum
dağılıyor
bu boşlukta bütün şehir uyuyor
yollar uzun,yollar kederli
zaman yılanın ikiye bölünmüş dilinde paylaştırılıyor bize
bu gece aynı şekilde paylaşılmayacak
kimi uyurken ölecek ansızın
kimi diriyken ölecek yavaşça
gitme diyorsun
gidemiyorum pervasızca
yorgunum,oldukça birikti kavgalarım
kaşlarım gözlerime çarpıyor
gözlerim bahar da tutuklu
çocukluğum koşuyor yolumda
bu yağmur üzerimize yağıyor
yolumuza seriliyor bir farsın işçiliği ile
ilmik ilmik iğne kokuyor
en son babannem örtmüştü ayaklarımı
yine böyle bir patikle
sığmıyorum şimdi
sığamıyorum
ölmek hiç ayıp değil biliyorum
şimdi damarlarımda dönüyor bir hayat
can atıyor
yanıyor
yanmak da ayıp değil biliyorum
bir elmayı bölüşmeyeceğim artık seninle
bir kahkahayı paylaşmayacağım
bağıra bağıra ağlamayı unuttum
dalgınlığım kadar dargınlığım da var gözlerimde
ama biliyorum iyi olacağım
yarın beklerim belki güneşin doğuşunu
en son 19.yy’da yıkanmış bir trenin penceresinden
ama artık ne güneş parlak doğar
ne elmalar taze kalır
bu saatten sonra seninle
boş bir kağıda tütün oluruz ancak
ya eririz yan yana
ya da bir rüzgarda denk geliriz birbirimize.
’Sadece yüreği olanlara..