10
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
685
Okunma
I
Hazır mıyız sence Halit ağabey
sevmek için fazla mı merhametliyiz
bu güveli koku içimizden mi geliyor yoksa
şeker miydi bu elimize yapışan
yoksa Davut’un yabancılar kovaladığı sopa mı
elimizi yalasak erir mi ağabey
jilet mi kanatır dokununca insanı
yoksa insan mı yaralanmaya bu kadar müsait
sence her saniye ben mi ölüme yaklaşıyorum
yoksa ölüm mü yaklaşıyor bana
bu yumurta-civciv hikayesi değil ağabey
evrenin sadık izleyicileriyiz
II
İran’da Yezd şehrindeyim
susuzluktan kurumuş olan tepeyle bir an göz göze geldik
ağıt yakan bir anne gibi kurulmuştu dağa
vadi önümde kıvrılıyor
burada da aynıyım ben
değişen ney anlayamıyorum
uzak mavi kubbeler sivrileşiyor
c’esaretimi buradan alıyorum
utandıracak kadar bir genci
toprak rengi bu şehir
hayat kokuyor ilk başta
sonra suya hasret bakıyor gözlerime
eski mezarların arasına kıvrılmak istiyorum
akbabaların sindirdiği insanlar var
batıyı sindiren insanlar
insan burada ne yapar
lut çölüne karşı bir sevda mı bu
yoksa ölmek için güneşi parçalamak mı
kirpiklerim sevgilimi hatırlatıyor
daha önce hiç bu kadar yanmamıştı
kurşun kalemle işliyorum satırları
ve ucunu kesecek hiçbir şeyim yok
bitiyor gözlerimin önünde,her vuruşta
boşa sallıyorum artık
çünkü artık bir anlamı kalmayacak
dedim sana Halit ağabey !
hayat bu kadar uzun olmayacak.
’Ekim