0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
788
Okunma

Ufukda kayboldu hayallere giden
İçi manolya ve papatya dolu gemiler.
Ne bir duyum, ne bir haber.
Kim bilir, hangi uçurumdan aşağı
Sonsuzluğa doğru düştüler
Hayallerim kalmadı artık
İçine binip gidebeliceğim
Bir gemim, bir teknem yok
Gitmeyip kalabileceğim bir kalp yok...
Bir kınalı rüzgar esintisi,
Öfkeli yağmur seli,
Şarkı söyleyen yaprakların sesi,
turumcumsu ufuk çizgisi.
Yada sana duyduğum yaşam sevgisi.
Hepsi aynı manada
Çiçekler nasıl küser yağmura
Balık denize, ağaç toprağa
Nasıl küser bir kalp aşka?
Soruların cevabı sende
Cevapların acısı bende
Herşey kolay, ölüm yada yaşamak
Yalnız senin için, senin için
Yaşayamamak yada ölememek zor
Ağaçlar toprağa küstükçe
Ben severim mezarım için toprağı
Balıklar denizden çöle koştukça
Ben yanarım aşkımın unutulmazlığında
Ve çiçekler yüz çevirdikçe yağmura
Ben ıslanırım eskisi gibi bakmayan
Senin tabirinle zeytinsi gözlerimin yaşlarında.
Basamak basamak çıktığım o gözlerinden
İnmek öylesine zor ki
Henüz zirvesindeki güle varamışken
Ve içimde düşme korkusu varken
Ne kadar çaresizim
Hiçliğini kabullenmek zorunda olduğum şu durumda.
Ne kadar da sensizim,
Kayıp ihbarı veremediğim şu çürümüş solumda.
Şimdi en güzel yarınlarla aramı açan sen
Gönülden bir ziyaret yada
Ömür mahkemesinde kefaret borçulusun.
Bağrıma derin yaralar açıp giden sen
Bunu bana borçlusun...