0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1851
Okunma

Saçların diyorum, saçların
Gün batımlarını barındırıyordu sanki
Söyle, kaç tanesini içine sakladın
Kaç güneşi geceden çaldın?
Bu manolya kokusunu
Hangi kırlardan aldın...
Tenin diyorum, tenin
Sularını mı aşırdın cennetin,
Ateşini mi kaptın cehennemin?
Hem yandım, hem ferahladım
Ben bugün dokunmaya doyamadım
Tenimin tenine değmesine...
Yanakların diyorum, yanakların
2 kırmızı elma gibiydi
Kendimi, yemekten alıkoyamadığım
Adem ile Havva’yı, şeytanın kandırdığı
Elmalar onlar mıydı yoksa
Evet dersen inanırım
Çünkü ben o elmaların tadına vardım.
Dudakların diyorum, dudakların
Sanki ulaşmadığım bir liman
Gemilerim, ufukta bekler
Gelseler, benim yanacak olan
Ama gelmedikçe de
Ufkun ötesinden aşağı düşerler
Kirpiklerin diyorum, kirpiklerin
Bu güzellikleri kimden gizledin
Öylesine sivriydilerki, en keskin ok gibi
Kesin birine değip canı acımasın diye
Kimselere o güzellikleri söylemedin
Gözlerin diyorum, gözlerin
Bir meydan muharebesi gibiydi
Baktıkça içinden çıkamadığım...
Onca katliamın yada zulmün üzerine
Taze baharlar açmıştı sanki
Denizler fersah fersah coşmuş,
Gökler 7 kuşak açmış gibiydi..
5.0
100% (2)