5
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
787
Okunma
Merhaba ağzımı dayayıp doya doya su içtiğim musluk
ramazan ayında gizli gizli buluşurduk seninle
kimseler görmeden öperdim en güzel yerlerinden doyana kadar
sonra hiçbir şey yokmuş gibi arkama bakmadan çıkardım
sana yaptığım bunca haksızlığa rağmen hala gitmedin yerinden
merhaba üstüne alçakça tükürülen kaldırım
bunca zaman sırtladın ayaklarımdan hayatı
yeri geldi karardın gecenin yaramazlığına uyup
yeri geldi aydınlandın güneşi takip ederek
yumuşak değil okşansın başın ellerin üstünde
kaldırıp seni yerden gökyüzüne koyalım
affet
acelemin olduğu bir gün üstüne sert bastım
merhaba yıllarca benden gizlenen tavan arası
varlığından haberim olduğunda 12 yaşındaydım
yukarıda sadece allah var sanıyordum
o yüzden başta senden çok korktum
ne varsa geriye kalan evin içinde bizden
sende saklıydı her zaman biliyorum
geceleri gelen çığlık sesleri anneme aitti
babam kaç yaşından beri katilcik oynuyor bilmiyorum
onlar ışıkları açar açmaz
ben gözlerimi kapatıyorum
merhaba çocukluğum sen nasılsın
her zaman yetim kalan kitaplığım
çırılçıplak saçların gizleniyor rüzgardan
kuşların ustalığının eseriydi rölans
artırılır her zaman kanat çırparak
bir bakışını yakaladım kim bilir kime bakıyorsun
bilmem kaç yılının yine bilmediğim bir ekiminde
ıslak saçların esiyor tersine rüzgar
sen kımıldamıyorsun ağırsın
ağzına bir şeyler tutuşturulmuş gibi susturularak
baban seni dövüyor yemek ile korkutarak
sen kusuyorsun sofranın içine
baban bir tane daha vuruyor
saçların hala ıslak.
ağustosikibinonaltı’