6
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1674
Okunma

“-ülen arkadaşlar” demiş Delamat pürneşe
"-dinlen gari bizim Amada(ğa)yı" demişler
“-ülen arkadaşlar” demiş gene
“-tatar arabasına binmek bi gözel oluyo”
“-valla bi hoş oluyo”
“-ülen Delamat” demişler
“-birez güççüg at”
“-narasın hac(ı)amatta gav çakmak
kelin ilacı olsan kendi başına çalacak."
“-kel başa şimşir darak
sen nerde gördün tatar arabasını da
nerde sürdün bu keyfi,
anan sarımsak-boban soğan
senin alt tarafın baldırı çıplak bi çoban”
yaslanmış arkasına Delamat,
gerneşmiş, iki sahat ağzına bakmışlar
andız gabığını yakmış kav çakmağıynan
tütdürmüş bi taha
savırmış dumanı havaya
sen sanı(r)sın
“bin goyunlu kürtoğlu”,
eyicene gerneşmiş
elindeki şakşak tesbiği iki daa çekmiş
“şak-şak”
hazır herkes onun ağzına bakıyokan
“-benim garı ilk gocasına gelin oluyokan
Gundannıda binmiş de o anladıvıdı” demiş.
oysa çok çok yıllar sonra bile hala
kalın söğütler
ustaca ikiye şaklanarak ıramas yapılmaktaydı
boyunduruk, kağnının kanatları,
göbekli kağnı tekerlekleri
katranla ziftlenirdi
boyunduruğu ıramasa rapteden kayış
“yanık yağ”da bekletilirdi.
pinar dalından beldanat yaşken
çalı alevinde
kasılarak eğilir
günlerce bağlı bekletilirdi
kazmanın sapı törpülenir
keserin sapı tersten çivilenerek raptedilirdi.
her sap çekileceğinde Daşınbaşından,
Yel Değirmeninden
bir tarafdan beldenat sırımlanır,
harman süpürgesi, urgan
atkı, yaba, düven, gelberi, çekki, dirgen
kağnının tekerleği katranlanır,
eysan greslenirdi
diğer taraftan kağnı yolları
yengattan elden geçirilirdi
bayırda yolunmuş,
sıkı sıkı tutam olmuş
bir karışlık ekinler,
desteye konmuş olurlar
ova tarlalarındaki gibi
omuza değil desteler
“böbek gibi” gucuklanır
sımsıkı basdırılır..
intizamlı yığın edilirdi
ova tarlaları gibi yığınlar
her dönümün ortasına değil
coplandaki desteleri omuzlar
ya taa aşşa(ğı)larda bir düzlüğe
ya da bir tonca yığılırlar
üstelik yığın yüzü elden geçirilirdi
kağnı yanaştırılır uygun bir yere
öküzler salınmaz,
ya da ben ıramasın başında asılı dururum,
ve aralıksız bildiğim bütün duaları
arada soluk filen almadan okurum
sap sarılırken aşmasın diye
herkes bir tarfatan da içinden dua ederdi
arada bir urgan atmak gerekir
olmadı daha aşağıdaki,
düzendeki yığından
biraz daha eklenebilir
öküzlerin harmana lazımlığından,
zamanın darlığından
iktisat etmek gerekirdi
“-hey anasını be!
ne günlerdi”
“vay anam vayy”
her sap çekileceğinde Kayasekiden ,
Yel Değirmeninden
kazması-küreği-balyozu
dedem her sene sil baştan
elden geçirirdi o patika yolu
bayır taraftan kazar toprağı
iniş tarafa geçirir,
olmadı taşla duvar örer,
kaya kırar
olmadı geçeği
başka çalıların arkasına değiştirir
kağnının önünde babam
öküzlerin ipi elinde
yönü geride
nodulsuz övendireyle
kağnının süratini engellemekte
bu defa da kanatda,
su kabağı olurdum
yolun dağdan yannında
bütün dualarımı silbaştan okurdum
kimbilir kaçıncı defa
babam;
her zamankinden çok daha fazla mülayim
sanki öküzlerin ayağına kapanmakta
ellerimi birbirine kenetlememeliymişim
kağnı aşabilirmiş Allah M(uh)afaza
bileğimi koparırcasına sıkardım
uyuşurdu parmaklarım
sürekli dualarımın arasında
hayat sadece;
öküzün ayağının sürçmesine,
böğelek tutmasına
kağnının yuğmasına
tekerleğin bir taştan sekmesine
yolaktaki duvarın portmasına
yoldaki taşın pırtmasına
urganın kopmasına
sapın aşmasına bağlı değildir
aklınınıza bile gelmeyen
daha bir sürü şeyle ilgilidir
her zaman her şey
her an bir şey olabilir
“alın yazısı”
“kader”
“kısmet”
“nasip”
“şans meselesi”
“mukadderat”
“Allahın takdiri”
(takdir-i İlahi)
Allahın bileceği
envayı çeşit küfrün
bininin bir para olma çaresizliği öncesi
duanın şeytana tesir edemediği
gün gelir
gün gibi aşikar olur
kim derdi ki
………….
korkunun ecele faydası olur
başa ğelen çekilir
aheste aheste
her sene
şükretmek mucize olur
vartayı atlatabilmişsek
her yıl aynı kahrın
çekilmesi
kaderdir
ne günah işlemişsek
“-bak işte itoğlu it, iyi bak
bak gör bobayın halını,
köyde galdığın mühletçene
bu işler iki ğün sonura, senin başına galacak
gurtar evlad-ü iyalını
ileşberlik bitmişdir, bunu eyi belle”
DİPNOTLAR
Deliamat: Hacı Adil’in babası
tatar arabası: bir çeşit at arabası
kav çakmak: iki çakmak taşı sert ve hızlı birbirine çakılarak, zahmetli bir uğraşla, çıngı oluşturulur ve tutuşması kolay kav(pamuğumsu diken lifi, veya kayısı ağacı mantarı) ateşlendirilir
Gundallı : Kumdanlı
yengattan: yenitden, yeniden, tekrar olarak, bir defa daha
coplan: dağ içine doğru sokulmuş tarlalar, yüksek yerlerdeki çukurluklar
tonç: kalkamak, seki, yüksekçe yer, sırt, tepecik
Kayaseki : Taşınbaşı
geçek: güzergah, rota, yol
5.0
100% (7)