15 Ekim 2008'de kaybettiğimiz Türk şiirinin büyük ustası Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın başına henüz bir mezar taşı bile dikilmedi
BU HABERİ OKUDUĞUMDA ÜZÜLDÜM... HEM DE ÇOKKK:(
BİZ ZAMAN GEÇTİKÇE SANIRIM İNSAN YANIMIZIN EN ÖZEL RENGİNİ SOLDURUYORUZ....
VEFA.... VEFA.... VEFA.....:(
BEYAZ DERGİSİNE DOKUNANA EMEĞİ BU GÜZELLİK İÇİN GEÇEN HERKESE TEŞEKKÜRLERR....
KORKU..
Korkuyorum anneciğim, nerde ellerin
Bu gecelerden ki kalbe aşina
Havalarda büyük misafirlikler dolaşıyor.
Korkuyorum değerken karanlığın hayatına.
Korkuyorum anneciğim, nerde ellerin;
Bu adamlar ki çalışmakta
Sabahın temiz şarkıları,
Yükselmiş bayraklar uzakta.
Korkuyorum anneciğim ellerin nerde
Okşa benim saçlarımı rüyaya bedel.
garip ninnilerle uyut beni,
Korkuyorum yaşamaktan ki, çok güzel.
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Dağlarca öldü Beyaz dergisi dirildi
Beyaz dergisi 14 yıldır çıkmıyordu. Ama geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz dev şair Fazıl Hüsnü Dağlarca adına özel bir sayıyla yeniden yayımlanma kararı aldı.
28.2.2009
Fazıl Hüsnü Dağlarca sevgisi Turgay Özen ve Ahmet Soysal’ı yeniden bir araya getirdi. Dağlarca’ya sevgilerinin son sözü olarak, Beyaz’ı özel bir sayıyla Hayykitap künyesiyle yeniden yayımlıyorlar…
Beyaz’ın 21. sayısı, Dağlarca şiirleriyle başlıyor, Dağlarca’nın Marmara Hastanesi’nde yazdırdığı “Dua”sıyla ve Ahmet Soysal’ın ‘Dağlarca, Dün, Yarın’ başlıklı yazısıyla devam ediyor. Turgay Özen’in, “İnşallah mutludur yazının o sonsuzluk denizinde, çocuk kelimeleriyle birlikte…” diyerek Dağlarca’ya veda ettiği ‘Dağlara bakmak sevaptır’ başlıklı yazısı ve 6 yeni şiiriyle son buluyor.
Hayykitap, okurlarına, önümüzdeki aylarda Ece Ayhan ve İlhan Berk için de birer Beyaz Özel kitabı hazırlayacağını müjdeliyor…
Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan…
KALIT
Bir kanatsız kuş vardı
Adım adım gezerdi o
Otuz yıl mı yaşadı üç yüz yıl mı bilemem
Bilimciler bir gün buldular kocaman ayak izlerini
Kuşun
O kuşun
Uçamadığını
Yalnızca yürüdüğünü saptadılar
Ayaklarım oralardan kaldı
Ahmet Soysal’ın ‘Dağlarca, Dün, Yarın’ başlıklı yazısından…
Yine de bu günlerde biraz “mutlu” gibi görünen anları oluyordu, espriler yapıyordu bazen. Ölümünden yaklaşık iki hafta önce uykuya daldı, bir hafta sonra uyandı. Uyandığından az sonra yanındaydım. Yine biraz uyumuş, sonra uyanmıştı. Üstünde bir şaşkınlık vardı. Birdenbire, yatağının sol köşesini göstererek “ölüm orda, onu görüyorum” dedi. Sonra biraz toparlandı, bir şeyler yedi, yaşama yine biraz bağlandı. Bana, “Türk şairleri nasıllar?” diye sordu.
Turgay Özen’in ‘Dağlara bakmak sevaptır’ yazısından…
Kelimeleri ile birlikte çıktı her yolculuğuna Dağlarca… Sanki o kendi kâinatının bir çobanı oldu, kelimeleri de gezegen sürüleri… O öldü şimdi… Ya sürü dağılırsa… O eşsiz ahengi bozulursa bu şiir evreninin… Gezegenler dağılırsa ve hiç kimse bir daha o ahengi yakalayamazsa kâinatın bu koskocaman şiirinde… Ama bize bıraktığı o çocuk var ya, işte bunun için emanet edildi bize… Şiirlerin yeni çobanı o olacak… Dağlarca evreninin arzu dolu çıplak çocukluğu ile…
Beyaz’ın 21. sayısı, Dağlarca şiirleriyle başlıyor, Dağlarca’nın Marmara Hastanesi’nde yazdırdığı “Dua”sıyla ve Ahmet Soysal’ın ‘Dağlarca, Dün, Yarın’ başlıklı yazısıyla devam ediyor. Turgay Özen’in, “İnşallah mutludur yazının o sonsuzluk denizinde, çocuk kelimeleriyle birlikte…” diyerek Dağlarca’ya veda ettiği ‘Dağlara bakmak sevaptır’ başlıklı yazısı ve 6 yeni şiiriyle son buluyor.
Hayykitap, okurlarına, önümüzdeki aylarda Ece Ayhan ve İlhan Berk için de birer Beyaz Özel kitabı hazırlayacağını müjdeliyor…
Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan…
KALIT
Bir kanatsız kuş vardı
Adım adım gezerdi o
Otuz yıl mı yaşadı üç yüz yıl mı bilemem
Bilimciler bir gün buldular kocaman ayak izlerini
Kuşun
O kuşun
Uçamadığını
Yalnızca yürüdüğünü saptadılar
Ayaklarım oralardan kaldı
Ahmet Soysal’ın ‘Dağlarca, Dün, Yarın’ başlıklı yazısından…
Yine de bu günlerde biraz “mutlu” gibi görünen anları oluyordu, espriler yapıyordu bazen. Ölümünden yaklaşık iki hafta önce uykuya daldı, bir hafta sonra uyandı. Uyandığından az sonra yanındaydım. Yine biraz uyumuş, sonra uyanmıştı. Üstünde bir şaşkınlık vardı. Birdenbire, yatağının sol köşesini göstererek “ölüm orda, onu görüyorum” dedi. Sonra biraz toparlandı, bir şeyler yedi, yaşama yine biraz bağlandı. Bana, “Türk şairleri nasıllar?” diye sordu.
Turgay Özen’in ‘Dağlara bakmak sevaptır’ yazısından…
Kelimeleri ile birlikte çıktı her yolculuğuna Dağlarca… Sanki o kendi kâinatının bir çobanı oldu, kelimeleri de gezegen sürüleri… O öldü şimdi… Ya sürü dağılırsa… O eşsiz ahengi bozulursa bu şiir evreninin… Gezegenler dağılırsa ve hiç kimse bir daha o ahengi yakalayamazsa kâinatın bu koskocaman şiirinde… Ama bize bıraktığı o çocuk var ya, işte bunun için emanet edildi bize… Şiirlerin yeni çobanı o olacak… Dağlarca evreninin arzu dolu çıplak çocukluğu ile…
Yorumlar
Mesaj Yaz
28.2.2009 22:30:33
Yorum Yapın
Dağlarca öldü Beyaz dergisi dirildi ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol
Üyelik Girişi Yap