Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Hamiyet Su Kopartan
Hamiyet Su Kopartan

HAYATIN SIFIR NOKTASINDA BİR 1

Yorum

HAYATIN SIFIR NOKTASINDA BİR 1

6

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

532

Okunma

Okuduğunuz yazı 5.12.2023 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

HAYATIN SIFIR NOKTASINDA BİR 1

HAYATIN SIFIR NOKTASINDA BİR 1

“Hih!” dedi ani bir refleksle. Gözleri fal taşı gibi açıldı, eli titremeye başladı. “Kim ki bu adam, neden bu kadar sokulmuş yanıma, ‘kişisel alan mesafesi’ denilen bir kural var.” diye içinden geçirirken iyice süzdüğü adamın kıyafetinden garson olduğunu fark etti.

-Kusura bakmayın hanımefendi, birkaç kez sorunca ağır duyduğunuzu düşünüp dudak okursunuz diye yanınıza biraz fazla yaklaştım. Amacım korkutmak değildi, bir şey alır mıydınız?

Utançla karışık bir gülümseme belirdi Aysel’in yüzünde. “Çay lütfen” dedi. İyice bakındı etrafına, hiç gelmezdi ki çay bahçesine, hem de bir başına! Ne zaman, nasıl geldiğini hatırlamaya çalışıyordu bir yandan da.

Garson çayı getirirken Aysel’in hafızasını kapatan sis perdesi yavaş yavaş aralanıyordu.
Müthiş bir gürültü. Müthiş bir baş ağrısı. Televizyonu kapatsa da telefonun sesini kıssa da geçmiyordu baş ağrısı, bitmiyordu gürültü. Gözlerini kapatıp uyumak istediğinde gürültünün kendinden geldiğini hissetti. Gözlerini yumduğu anda unutmak istediği hatıralar gözünün önünde tekrar canlanıyor, canını sıkan perde tekrar sahneleniyor, duymak istemediği sözler yeniden söyleniyordu. “Ah Aysel!” dedi kendi kendine, “Televizyonu kapattın, kimse aramasın diye telefonun sesini kıstın da gözlerinin, kulaklarının, beyninin, gönlünün seslerini kısamadın. Susturmak için uğraştığında daha çok konuştular. Seslerini daha fazla yükselttiler. İnsan herkesi susturabilir de kendini susturamazmış demek.”

Uyuyamayacağını anlayınca susadığını fark etti, yerinden kalktı, sürahideki suyu bardağa dökerken içini döküyor gibi hissetti. Oturdu sandalyeye, öylece bakakaldı suya. Bir yudum içince göle gitmeye karar verdi. Tam balık mevsimi, şimdi oltasını alan gölde alır soluğu. Onları seyrederken açılacağını düşündü.

Yarım saat içinde kendini gölde buldu. Havalar iyiden iyiye soğumuşken hafta içi olmasına rağmen kalabalığa bir anlam veremedi baştan; genellikle çocuklar balık avlayanlar, ara tatil ya.

Rüzgar estikçe aheste aheste salınan ağaçtaki yaprakların hışırtısı, kuş seslerinin cıvıltısı, oltasına balık takılan çocukların kahkahası içindeki gürültüyü bastırmıştı. Gölün dalga etkisini, ördeklerin dansını, oltadaki balıkların kıpırtısını seyretmek içini ferahlatmıştı.

Bir ara geçer gibi olan baş ağrısı gelip kondu yine başının üstüne. Yavaş adımlarla sessizliğe yürüyordu bir başına. Anlaşılan, yorulunca boş bulduğu bir sandalyeye oturmuştu. Çocukluğundan beri geldiği bu yerde bir çay bahçesi olduğunu bile bilmiyordu. Tabelası, levhası, çiti varsa da dikkat etmemişti demek ki. Garsonun sesini duyuncaya kadar bir başına bir çay bahçesinde olduğunu bile anlamamıştı.

Çayını bitirince hesabı ödemek için cüzdanını çıkaracakken elini yan sandalyede duran çantasına attığında ayakkabılarına düşen güz yapraklarını fark etti. Akşam olmak üzereydi. Ahmet Haşim’in “sırma kemer” diye tarif ettiği anı yakalamış, göldeki yakamozların ışıltısına hayran kalmıştı. Bu anı ölümsüzleştirmeliydi. Garsondan fotoğrafını çekmesini rica etti. Fotoğraftan sonra tam kalkacakken tekrar oturdu.

Göle yansıyan güneş ışığının ruhunu sırma kemer gibi sarmasına izin verdi. Sanki bir sayı doğrusu vardı gölde. Sırma kemer sayı doğrusunun sıfır noktasıydı. Gölün bir tarafı suya yansıyan evlerin gölgelerinden kararmış, diğer tarafı altın rengine boyanmıştı.

Günlerdir süren baş ağrısı o anda dindi. Hayatın sıfır noktasında bir birdi kendi de. Sayı doğrusunda bir, iki, on, yüz,… diye artarak büyüyen ya da eksi bir, eksi iki, eksi on, eksi yüz,… diye eksildikçe küçülen sayılar gibiydi sanki bu kararsızlığı. Ne tarafa giderse gitsin, bir gün hayatın sıfır noktasına tekrar geleceğinden emindi.

Tekrar baktı yerdeki gazel yapraklara. Sararmış yaprakların dökülmesini yaşlanmış insanlara benzetti, içi burkulsa da yakıştırdı. Kızıl yaprakları sevdiklerine benzetti, kıyamasa da saygı duydu. Yeşil yapraklardı asıl içini parçalayan. Sırf bu yeşil yapraklardı günlerce başını ağrıtan. Hayatın sıfır noktasında bir birdi Aysel. Yeşil yaprakları yapıştırmak istese de artırmak istese de eksiliyordu. Düşen her yeşil yaprak hayatın sıfır noktasına tekrar getiriyordu Aysel’i.

Hayatın sıfır noktasında bir başına otururken gönlüyle aklı, güveniyle endişesi, gururuyla kırgınlığı arasındaki iç çatışmayı hatırladı. “Ne olurdu ki insanın aklı, gönlü, ruhu aynı yönde buluşsa!” diye mırıldandı hayıflanarak.

Gönlünün sesini dinlese aklının sesini duyacaktı yine de. Güvenmek istese tekrar endişelenecekti. Gururunu yüceltse kırık kalbi sızlayacaktı. Aklının gösterdiği yönü seçse gönlü kalacaktı. Endişesinde haklı olsa da güveni boşa gidecekti. Kırık kalbini yara bandıyla sarsa gururu zedelenecekti. Hayatın sıfır noktasında bir başına bir birdi Aysel ve hangi yöne gitse yeşil yapraklar eksildikçe küçülecek, kendi içinde artarak büyüyecekti. Hayatın sıfır noktasında bir başına bir birdi Aysel ve hangi yöne gitse tekrar hayatın sıfır noktasına geleceğinden emindi.

Hamiyet Su Kopartan ✍️
05.12.2023

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hayatın sıfır noktasında bir 1 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hayatın sıfır noktasında bir 1 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HAYATIN SIFIR NOKTASINDA BİR 1 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
rengim
rengim, @rengim1
6.12.2023 17:29:20
Benide kendi içime taşıdı kum saati doldu boşaldı
İnsan fikir duygu yaşam harman azat edilemezler



Çok içsel bir anlatımdı
Ve herkesti insandı



Tebrikler
ayşe1
ayşe1, @ayse1
6.12.2023 16:09:23
Yaşam yolu; akıl, duygu, vicdan ve erdemle; tıpkı elinde uzun sopasıyla ip cambazının yürümesi misali, dengelenerek zorlukla gidilen bir yol.
Başaranlardan olmak hiç de kolay bir sınav değil elbette.

Düşündürücü, aklı tetikleyici anlamlı bir yazıydı.

Kutlarım.
Sevgiler, esenlikler.
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
6.12.2023 12:28:55
Harikasınız

Selamm olsun gün güzelliğine ve güzel kalbinize sevgili hocam

Tüm sevgimle değerli yazarım tüm sevgimle
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
6.12.2023 11:13:47
Güzel bir çalışma okudum kutluyorum
_THE VEJETARYEN 1978
_THE VEJETARYEN 1978, @thecvejetaryenc1978
6.12.2023 10:19:23
Hayatın sıfır noktasındaki o bir rakamını sıfırın sağına mı yoksa soluna mı koyucağınıda insanlar bilmeli , yoksa değeri yada anlamı ya eksiğe yada artıya götürür :)

_THE VEJETARYEN 1978 tarafından 6.12.2023 17:05:03 zamanında düzenlenmiştir.
Ay Parçası
Ay Parçası, @ayparcasi1
6.12.2023 00:44:00
Güzel ve etkili bir mini hikaye idi içinde bir çok gerçeği de barındıran. İnsanın başını ağrıtan en büyük neden kendi iç çatışmalarıdır. Akıl ve duygular asla paralel olmazlar. Asla yan yana yürümezler.

Yüreğinizden düşen yaşanmışlıkları yazan kaleminize sağlık

tebriklerimle kutlarım

Selam sevgi ve mutlulukla kalın hep
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL