Kangallı Mustafa
14.9.2009 14:26:03Bursa’nın zirvesine çıktık, çamlar arasından,
Ağaçlarsa sıyrılıyordu, sararmış yaprağından.
Yolun kenarına oturan düşünceli insanlar,
Karıncalar gibi ormanın karanlıklarına dağıldılar.
Biraz sonra ortaya çıkan insanlar,
Çuvallarına kestaneler doldurdular.
Nihayetinde Uludağ’ın zirvesine ulaştık,
Onun temiz hava ve kokusuyla kucaklaştık.
Güneşle yazı gösteren Uludağ,
Suyuyla, kar yağdırıyordu bağ bağ.
Yemekte elimize bulaşan yağlar,
Suyu görünce, sabunla arkadaş oldular.
Huşu içinde namazlar kılındı,
Yüce Rabbimizin büyüklüğü anıldı.
Gençler aralarında oynadılar toplarını,
Açtılar uyuşmuş dizlerinin bağlarını.
İçtikçe soğuk suları kanmıyorduk,
Yemeklerimizi yedikçe doymuyorduk;
Şehrin kokuşmuş sularından uzaklaşmıştık.
O esen efil efil rüzgar, bize selam veriyordu,
Bulutlarla aramızda köprü kuruyordu.
Köknar, sedir ve çamlar arasında dolaştık,
Çalpılar arasında, bazen düşeyazdık,
Derken fotoğraflarımız çekildi,
En güzel manzaralar arasına dikildi.
Bursa’nın başından, yeşil ovasına baktık,
Şehir, bir kuş yuvası gibi duruyordu artık.
Uzaklardan masmavi gözüken deniz,
İstanbul’un selamını getiriyordu aziz.
Deniz de Onun, yer de gök de…
O’nu hatırlamak güzeldir, onun eserleriyle;
İnsanı huzura erdirir, engin tefekkürle.
Rabbim! Bizi eksiğimizle kabul buyur,
Sen istedi mi, her şey anında olur.
Rabbim! Bizi sıratı müstakimden uzak tutma,
Bize güç ve direnç ver, kafirler arasına katma.
Derken gezimiz son buldu Uludağ’da,
Biznillah hareket ediyorduk, zirveler arasında,
Yorgun ve yaşlı otobüs koyuldu hemen yola,
İncitmeden indiriyordu bizi, yeşil ovaya.
Allah’ım! Bu yolculuğumuzu hayırlı kıl bize,
Sen istedi mi, kafirleri getirirsin dize.
Ne mutlu Kur’an ve sünnet yolunda yürüyene,
Sorulduğunda ben Müslümanlardanım diyene.
Tebrik ederim.çok güzel anlatımdı.Bursa'ya kadar geldiğinde neden misafirim olmadın Selamlarımı sunarım.