ÜYELİK GİRİŞİ ÜYE OL
Anasayfa Şiirler Forum Etkinlikler Kitap Nedir? Bicümle Tv Müzik Atölye Arama Blog İletişim Yazılar
Giriş Yap Üye Ol
Sevgi insanı birliğe, bencillik de yalnızlığa götürür. Schiller Paylaş
ANASAYFA
ETKİNLİKLER
NEDİR?
TİVİ
BLOG
BİCÜMLE
ATÖLYE
ARAMA
Nail Yavuz

Nail Yavuz

5.11.2006 13:47:45

¤ tuz [01 -11-2006 19:47:02]

"duvarlara mahkum kapım
yanmasını bilmeyen kör kandil
benim kişisel tarihimdir
yüzümdeki çizgiler
yıldızlar bile üşür soluğumda"

Şairin "duvar" benzetmesi bedenidir aslında, "kapı"sı da gözleri... Uzun zamandır içre sığınan ruh, aydınlık adına ancak "kör kandil"lerle avunmaktadır. Soluğu öylesine uzaklara düşmektedir ki, belki de bir eğretileme yapılarak yakına düşüremediği soluğundan mahzundur, yakınına düşüreceği sevgiliden uzak olma hali kastedilebilir yıldızların uzaklığına olan atıfla...

"az mı iç çektim
özendim kuşların özgürlüklerine
kimsesiz denizlerin sahipsiz sularında
gökten ateşi çaldım
tutup bir güneş çizdim üstün"

"Kuşların özgürlüğüne" imrenen şair, belli ki özgürlüğü kısıt altındadır, kimseye ait olmama arzusu sahipsizlik gibi kavramlar mülkiyet altında olmaktan uzaklaşma ve bu olduğu takdirde en olmayacak işi bile yapabilcek kadar cesaret bulmayı da getirir beraberinde; "tutup bir güneş çizdim üstüne" tutsak olduğunu hissettiğindeki gökteki "ateş" daha sevinçli bir kavrama dönüşüyor; "güneş"e...

"bin bir düğümle birbirine bağladığım
kırılmakla bitmedi içimin fayları
soruların yanıtları gibi bir köşede unutulmuş
yosundan evler aldım/suyun masalından umutlu"

Yine de içinin "faylarını" birbirine bağlayan şair, yaşadığına alışmayı, sorular sormaktan ve en önemlisi de yanıtlarını kurcalamaktan uzak kalmaya çalışır.

"çınlayan bir ıslık gibiyim dağ başında
kestim yer altı ırmağının çağıltısını
yağmur topluyorum sen de benim gibi ağla
sarıl/beni iyice anlayacaksın/sarıl hasrete

korku mudur daha güçlü / sevinçten "


Bu dizelerde artık şair, uzaktaki sevgiliye seslenir, beklentisiz bir bekleyişle sevgiliye özlemeyi salık verir, çünkü artık yapılacak başka bir şey kalmamıştır.


"küskün eylül güneşinde
öfkesini sensizlikten alır
katsayılara tutunan öyküm
ateşler içinde yanarken buzullar
direnen dağ zirvesidir göğsüm

varoluştur / yok olup giden
gerçek yalana kırgın
suskundur gecenin hüznü
umudun giysilerinde
.............duvarın dili çözüldü "

Şairin sevgilisiyle zaman dilimi olarak eylul ayının bir özelliği vardır kuşkusuz, öfkenin ve uzaklaşmanın ayıdır; eylul. Artık direnmesinden ve ateşler içinde yanan buzlu öykülerden bahseder bilinçaltı.
"Gerçek yalana kırgın" bu öfkenin belki de saikidir; sevgiliyle bir yalan üzerine kurulu olan ilinti, gerçeği şairinin bilmesi ama susması, içine gömmesiyle belirginleşir.


"kanadı kırık bir yaşamın pusulasızlığında
ayvanın derdine düştüm gülen narla ağlayan
bölük bölük böldü turnanın kanadı
hüzünlü içimdeki şarkılar/ah öylesine hüzünlü "

Nihayet final; Bedri Rahmi'nin dizelerine atıfta bulunan şair, orjinal şiirdeki "kadınım, kısrağım, karımsın" mısrasındaki neyin "derdine düştüğünü" şifreli bir şekilde verir!



Gayet rahat akan bir şiir bence. Şiirdeki dizeleri tek tek ele alıp incelemek benim için adeta şiir jimnastiği niteliğinde olduğu için keyif alıyorum. Doğru bir çözümlemenin yalnızca metni ele alarak yapılamacağını da aslında alasıyla biliyorum; şairin diğer şiirleriyle olan metinsel bağı, bulunduğu toplumsal koşulları, şiiri okuyanın önyargıları ve dahası çözümleme için gerekli olanlardan birkaçı...

Kapalı şiirleri, bilgi aktarmaya yönelik kısa metinsel dizeleri şiir dilinin potasında erimedikçe çok sevdiğimi söyleyemem; bir bulmacaya dönüşen şiirlerde imgelem ve düşlemin, işçilik ve atolye faslının ayırdına varamıyorum. Duygusuz yazılan şiir benin nazarımda şiir olmatan hayli uzak, sadece duyguyla şiir yazılmayacağıysa aşikar...

Modern insan gündelik yaşamda çarptığı bentleri, aşk-sevda gibi olguları işlerken özellikle "özgürlüklerinden" şikayetçidir, lakin aşk ve sevdadan bahsederken şiir ahlakının içerisine "cinselliği" asla katmaz, bu doğu toplumlarına has bir mahremdir.Seçilen temanın erkek egemenliğini de hortlattığı düşünülebilir.

Elbette ki şiirsel bir metin çok anlamlı ve katmanlıdır, her okuyanca farklı tabakaları görülebilcek belki de şairinin bile bir nevroz halinde yazdığı dizeler yazılıp bittikten sonra anlaşılmayacaktır.

Bir küçük eleştiride de bulunmadan yapamayacağım; ".............duvarın dili çözüldü " biçem olarak "............" göze hitap etmiyor, hatta sırıtıyor.

Cesaret, öfke, beklentisizlik, coşku, karamsarlık ve imkansız aşkı dizelerde yoğunluklu olarak hissettiren şaire teşşekür ediyorum...

İyi çalışmalar...

Şiir Bilgi


Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.