8
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1963
Okunma

önce sevinçli bir telaş başlardı
kahve oturaklarında, köy odasında,
tarla yollarında, çeşme başlarında
“bir ay kaldı”,
“iki hafta kaldı”,
“on gün kaldı bayrama”
“ anam bizikinner gelece(ği)miş bu bayramda!”
“Allah gavışdırsın”
“ölmeyip dee sağ olana her gün bayram”
“-emmim bana en acarından papba getirivicek”
“-Allah bi bizikinneri deği(ı),
ümmet-i müslümmanı
yatda-yabandakınnarı
sılaya dönmeyi
anaya, bobaya gavışdırmayı nasip etsin”
“amin..”
“amin”
“gazasız-belasız i(n)şallah..”
“-bobanne seni bek öğsedim” deye
nekdip yazmış yavrım
“görseniz bi(r) donuz, bi(r) donuz
höyle gadın Alla(hı”m her şeyleri biliyoru
böyümüş de güçcülmüş gıı!
sanı(r)sınız dilinden bal damlayoru
ta öyle
torun olduğu uçu(n) mu bilemecen
emme ötekinner de torun
uzakda olunşa mı dersiniz bilmen valla!
boynuma sarılıvırı
öpüvürü, dedesini bile
ilanı deliğinden çıka(r)tdırı ta öyle gavır!”
..
“evlat dalımış da
torun balımış deller ya
yalan file(n) deği(l) valla
öyle böyle değil anam,
benim evladım işde ya? bobası mosulamazın öğnde gedeni
herkeş bilip duru(r) anası bildiğin
Garamemetli garadamak
has öz öp-öz gız gardaşımın gızı
ay bacım valla
kime çekdi bilmen
…
yavrıımm! bek gadındır..
hakkaşlı dığan çöre(ği)ni de bek sever
bekmeze banar-banar
“bobannee” deyelek
bi(r) de gatmer edivireyin deyon
ha elimde mi galacak
ölmez de o ğünnere
çıkacak olsusak,
Allahtan bişiy mani olmadıktan keyri
ahdım mar höyle
her bi(r)şeyciklerden edivicen
burdakınnar ha! eyi kötü olu(r)-ğeder de
böğün olmazsa yarın
emme o bi(r) başga valla”
…
bir-kaç gün okullar tatil olacaksa
köyde düğün ya da bayram olacağında
cumartesi akşamına doğru;
Tuzla taşlarında
ya da Eriklerin altında oturmuş bekler olurdu
köye gelecekleri, yeni yetmeler
Cıngıdık Koyağının çıkışını gözlerler
Senirkent’ten, Yalvaç’a
öğleden önce gider,
iner Kaşıkara altında
ova yolundan gelir
bizim köye gelenler
çalışmaz pazartesiler
diğer günler her öğleden sonra
Senirkent’e
genellikle tehirli
geri döner
"Sengetli Körkamilin Manolya"
kimi kapalı, kimi tomafil derdi
manolya bana
bu araçların genel adı gibi gelirdi
okullar birkaç gün tatil olacaksa
akşama doğru
Hacallar harmanında
Osman Çavışların eriklerin dibinde;
Gövcelli Köprüsünde
“manolya”dan inenleri,
bekler olurdu köyün yeniyetmeleri
kiminin arkadaşı gelecektir,
kiminin abisi
Gövcelli bir çiftlik köyü
dağın dibinde, on, onbeş-yirmi hane
Müslüğün Şaban o köyde
Başaranların motur şöferiydi,
tırmanıp, dik bir yamacı
helik taşlar toplardık
geçerken; keçi yolu bir bayırı
taş atardık, Analıkızlı’ya
recmeder gibi taşlardık
yapayalnız bir taş,
uçurumun dibinde
dere kenarında
yıllar yılı ağlamaklı, yalnız,
hep kendi başına
hüznüne ortak olamazdınız,
diyemezdiniz taş ne de olsa
yıllar yılı, o ıssız derede bir başına
bebeğini sırtına sarınmış bir ana,
tepeye arkası dönük,
belden aşağısı yere gömülük
utancından yüzünü saklıyor belki de
kimi “-elinin hamırıynan,
çocun altını temizlemiş de
Allah da onu daş etmiş”
vesaire, ve saire
kimi “-tavığa hamır atmış”
“ekmek ufağını yere dökelek yemiş”
kimine göre de falancanın
“-evini yarmış”
tepedeki yolculara arkası dönük,
sırtı bebekli ana gencecik
mahçup, küskün, kızgın öfkeli belki de
üzerimize düşen cezalarını verirdik,
taşlarımızın onlara ulaşma şansı olmasa bile;
var gücümüzle fırlattığımız taşlar
bazılarımız da taşlar onlara ulaşmasın diye
içimizden dua ederdik
ama taşlamak mecburiyetindeydik sanki
birileri için bu bir “erkeklik” imtihanı idi..
aklı sıra herkes kendince
talkınını veriyordu,
kendinden küçüklere
“hamur kutsaldır”,
“pisliğe bulaştırılmaz”,
“tavuğa atılmaz”
öğütülmeden tavuğa yem de
un olunca,
“-Allah taş eder” niye?
hırsızlık edersen böyle
sende taşlanırsın dediler de
hiç kimse; “açmıydı, açıkmıydı”
demedi hiç kimse,
hiç kimse
kimden çaldı
ne çaldı;
neden çaldı
anlatmazdı
bir bayram öncesi tırmanırken dik yokuşu
Hacıbey "-vahtın berinde
cingen garısı çocu(ğu)nu
patişa(hı)n o(ğ)luyunan değişdirmiş
tabi gün gelmiş çocuklar böyümüş
cingenin çoparı ilim-irfan derimiş,
memleket meselelerinden
küffara cenk etmekden ba(h)sederimiş
patişah(ı)n o(ğ)lu avda
söğütlere bakar, bakar da
"-len boba bu söğütlerden ne ğözel
sepet olur." derimiş
bobası patişaha
faydası yok her şey eninde-sonunda
aslına çeker." imiş
“-de! onun uçun çocuklar,
asalet her bi şeyden önce gelir
siz siz olun aslınızdan
asaletinizden vazgeçmen
aslını inkar eden haramzadedir ."
“-“gatranı gaynatsan olur mu şeker
cinsini ..ktimin cinsine çeker” derler”
onun uçu, her attığınız adımda
atalarınızı, sülalenizi gösderdiğinizi
unutman aman ha!
!!
arpa eken, buyday bişmez!
çünkü; akibeti gişi aslını belli eder”
………
“-söz temsili sizin akrennerinize bakıyon
hepiciğinizi tenzih ederin
tabi hiş birinizi gastedmeyon
sapan daşıynan guş avlayannarı mı ararsın,
yanından geşdiği ağacın dalını budayannarı mı
yolda belde kedi-köpeg daşlayannarı mı
tehnede gonu-gonşunun
tavığına, camına, çatısına daş atannarı mı
helbet sizin gibi ta(h)sıllı,
okumuş birine demeyon
neyye derseniz; asil insan ötekinnerden farklıdır..
bi ğün bile orta mekdebe getmiş adamınan
orta mekdebin öğünden geşmemiş adam arasında bile
muazzam fark vardır
neye dersen;
cahalet iyi değildir..”
da! köpeğe demişler ki
“-günde kaş gişiye daşlanısın”
o kesdirmeden bi cuvap vermiş
ne demiş?”
..?
..!!
“-ne ğadar ‘gırık dölü ’ varısa o ğadak”
onun uçu asalet gibisi bulunmaz, o ğadak
asil adam köpek daşlamaz
gonu gonşunun camını gırmaz”
“asalet bi altınıdı pul oldu,
türlü çeşit insanlara çul oldu
mala tamah edince insanoğlu
kimi pula, kimi kula kul oldu”
başımız önümüzde suskun;
anlatılan efsaneleri dinlerdik,
hatalarımızı, tekrar tekrar gözden geçirirdik,
tavık daşlamadığımıza,
sapan daşıynan guş avlamadığımıza,
ellerin tuğlasına daş atmadığımıza
şükretdik..
çoktan,
çaktırmadan atıldı, elde sürüklenen odunlar,
ve Analı-kızlı’ya atılmak için
toplanan taşlar
sanki hiç biriktirmedik..
bazılarının aldırdığı da yoktu aslında
bazıları bu sıkıntılardan kurtulma
Yazılı Çeşmeye ilk varma telaşında
her birimiz buz gibi soğuk sudan
kana, kana içerdik,
ıslanırdı iskarpinimiz,
elbiselerimiz,
saçlarımız, ellerimiz
yüzümüzü silerdik
ıslanırdı yenimiz..
üç-beş mezar taşına
korkuyla karışık dua ederdik
böylece,
Hasan Çeşmeden sulanan,
Dıngıdığın sulak bağından
hırsızlıkları
hınzırlıkları pas geçerdik,
kimileri Cıngıdık Koyağında dökülür kalırdı
kimimiz hızlı yürür
Löpelide arkamıza bakmadan
kimilerimiz koşar köye girerdik
evlerine ulaşırdı
herkes kendi yolundan
“-mücüde” edilirdik
“sefalar getitirirdik”
hoş gelirdik
hoş bulurduk
hoş olurduk
DİPNOTLAR
acar : yeni, kaliteli, üstün, herkesçe beğenilen tercih edilen, yakışmış, yakışıklı beğenilen
karadamak: ters bakışlı, yüzü gülmez, ağzından incitmeyecek bir laf çıkmaz, soğuk, kırıcı, itici, muhabbet bilmez
tehirli: bilinenden çok sonra , gecikmeli, ertelenmiş rötarlı,
eski, ibtidai, kamyon-minibüs benzeri bir araçtı
tomafil: otmobil
yeniyetme: 10-15 yaş arası gençler
Gökçeali
traktör
helik: el yarısı büyüklüğünde duvar yapılırken büyük taşların duruşunu ayarlamak için sıkıştırmaya, sıva yapılırken boşlukları doldurmaya yarar taşlar
keçiyolu :patika, çılga
Analıkızlı: Yazılıdere’nin aşağılarında, arkasına bebeğini almış kadın görünümlü kaya
ev yarmak : hırsızlık için birinin evine girmek
haramzade: haram çocuğu, piç, gayrimeşru ilişkiden doğan, zina tohuru
sülale: aile, soy
akibet: eninde sonunda
tenzih etmek : ayrı turmak, onu katmamak, suç ve noksanlıkları sayılanlardan saymamak
kırık: gayri meşru aşık, evlilik dışı ilişki,
kırık dölü:gayri meşru çocuk
burası daha yolun yarısı, dik yokuş bu noktaya ulaşmak için..
Tekkeden Yüzden, Gövcelli Köprüsü
Fotoğraf için Sn Nuri Öztürk’e teşekkürler
5.0
100% (6)