8
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1169
Okunma

köyzedeyiz işte
felaketzedelik gibi bir şey değil köyzedelik
hiç değilse köylülük üzerine
hikayelerimiz vardır
askerlik muhabbetleri gibi
koç, beygir, köpek hatta pelvan güleş üsdüne,
işin aslı böbürleniriz köyzedelikle
ekin ekmenin kutsallığı vardır bir yüreklerimizde
oysa; sanayideki zurnanın son deliği işçilik için bile,
olmadık, onursuz birilerinin inayetine sığınırız nedense
bebeklik, çocuklukla
arefe, bayramı da toplasan
üstüne yıllık izinleri de koysan
ömrümüzün üçte biri bile değildir oysa
köyde geçen kısmı ömrümüzün
ancak; şehirli de olamamışızdır bir türlü
belki kabul edilmediğimizden
ya da
ister beceremediğimizden, ister istemediğimizden
neye sayarsan say.. ama gerçek değişmiyor
netçe itibarıynan; sapına kadar köylüyüz vesselam
köydekilerce kabul edilmese de
damarlarımıza işlemiştir köylülük;
insanın art niyetsiz, dürüst, garibanını severiz
aslında hiçbir işimize yaramamıştır dürüstlük
kaç defa bu yüzden bin pişman edilsek de
şeytana uymaya ahdetsek de vazgeçemeyiz..
“birinin hakkını yediğimizde
çoluk-çocuğumuzdan çıkacağı”na ikna edilmişizdir
o yüzden dua ederken bile çocuğumuz kazansın
diye dua
torpille olmazsa “parti ganalı” ile işe girmesi hususunda
kıç yalamaya gönlümüz razı gelmemiştir.
insanın,
insan gibi insan olanını
toprak gibi toprağı
dereden bile aksa suyu
dağın başında da olsa
tertemiz havayı
köydeki gibi olmasa da kekiği
öyle çaymış, kahveymiş
kekik içer gibi içemeyiz
rahat değildir içimiz
bir şeyler kutsaldır bizim için
ömür,
toprak,
su ve hava
ve ekmek, ekmek veren el
ekmek hem kutsaldır
hem vazgeçilmez
aşsız olabiliriz belki de
ekmeksiz asla!
ekmek;
sürüp tarlayı
tohumu yeşertmek
yarınlara ekmek olacak
unun buğdayını
başak verecek ekinin
tohumunu
bu günkü ekmeğimizden keserek
ekmektir hatdizatında
dalından kopartılan meyvenin, sebzenin
kimin bahçesi, kimin bağı, kimin ağacı
sormadan, bilmeden kopartıp yediğin
soğukluk ; bostan, çağla, üzüm, armut, kayısı
dikip, sulayıp, budadığı ağaçla
birilerine bir solukluk ,
yorgunluk gölgesi ikram eden kulu
yaz gününde serin akan bir pınardan
yüzüne su çalmakla
bu suyu yolcuya yakın edenin mutluluğunu
yaşamasına vesile olacaksın
ya da suyu bir yol üstüne ulaştıracaksın
doğmak yaşamak değildir
geceye ay olmalısın
sabahın güneşi bir gül için değildir..
insan olunmaz ömür sürmekle
dünya ısınmaz bir sen gülmekle
varlığınla yokluğun farklı değilse
ha gelmişsin, ha gelmemişsin kime ne?
"bak şu bunar ne güzel
su içecek tası yok
kırma insan kalbini
yapacak ustası yok"
DİPNOT
soğukluk: yenilince serinlik ferahlık veren yaz meyveleri
solukluk: nefeslik, dinlenme yeri
soluk almak; dinlenmek
’bak şu çeşmenin haline, su içecek tası yok;
kırma kimsenin kalbini, yapacak ustası yok.’ Hz Mevlana
5.0
100% (9)