2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1209
Okunma

Gittiğin günü gazete kağıdına sarıp sakladım.
Her y/anımdan oluk oluk sen dö-küldün.
Paranteze saplandı cümlelerim.
Bir bir öldü kelimeler bir şiir tufanında.
Bilirsin
Söz bitince
Şair ölür
İdare lambasının loş ışığında.
Gökkuşağına tapan bir kabile vardı
Beyazı hiç bilmemiş
Siyahı bilmemiş,
Kırmızı bir çizgide emekleyerek yürürken,
Ayağı tuzluktan kayan tuz gibi kaymış.
Bilmediği bir yemeğin içine.
Gittiğin günü gazete kağıdına sarıp sakladım.
Bir kenti evlat edindim.
Muzur bir çocuk gibi dil çıkartıyor hayata.
En son ne zaman yattı dizime bilmiyorum.
En son ne zaman öptüm…
Hamam böcekleri şahit oldu mu sevişmemize.
Hangi kitap yatmıştı aramızda.
Burnun hatırlıyor mu parmaklarımdaki sigara kokusunu.
Bileklerimi kestim.
Bir dikişte aktı kanım.
Sen komasına girdim.
Gözaltlarımda ayak izlerin.
Doktor söyledi seni çok çekmişim içime
İçlenmişim.
İçim gitmiş
Tüm polis telsizleri anons etmiş.
Bir istasyonda bitmişim.
Gittiğin günü gazete kağıdına sarıp sakladım.
Manşetinde sen
Bir sayfanın alt köşesinde ben,
Öyle çaresiz ayaklarını karnına çekmiş,
Seni düşünürken
5 geçmiş zaman şeyi
Boşalmış hücrelerim.
Kiralık bir mevsimle yaşamışım yıllarca.
Ellerimi, cebimde unutmuş kollarım.
Güneş, henüz aya sırnaşırken bir günün sabahında.
Bir ceylan rüyamdaki ırmaktan su içiyordu.
Hayatın rutubetli tarafında oturuyordum.
Çürümüştü ciğerlerim.
Bir cehennemin kıyısında bulmuş Tanrı cesedimi.
Kırmızı bir kefenle sarmışlar.
Yedi vakit taşımış beni melekler sırtında,
Yedi suyla yıkamışlar.
Yıpranma payına sayılmış günahlarım.
Ve senden kalan ahlarımla
Fevkalade ölmüşüm.
5.0
100% (5)