6
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
2089
Okunma

Bir hûşû gecesi
Usulca öpüyor dudaklarım
Gökyüzünden düşen yağmurun hıçkırıklarını.
Ellerim sırtımda, adımlarıma tükürerek
Kentin sokaklarında yürüyorum.
Ağır, aksak…
Bedenimin devrilmiş yanından topluyorum
Saçlarımın aralarında yalpalanmış rüzgârları.
İçimde kîyâmét kopuyor.
‘’ -Acının resmi olmaz ‘’ derdi a n n e m…
Öyle ya,
Binlerce ölünün sağ tarafında üşürken ö ğ r e n i y o r u m.
Sormayın şimdi
Aşk’ın aşk’a d’üşüşlerini.
Önce bir hançer sanırsın,
Sonra yüreğinin giyotinle kırıldığında anlarsın…
Ben bilmem
Boyumdan büyük sevmeleri.
Ne zaman tırnaklarım içime kadar çekilse
Başlar ecelin ten yansımaları.
Tanımazken adını
Yanı başına düşüşlerim var(mış) benim.
Oysa çocukluğumdan beri yetim kalmışım sana.
Siyaha ç’alan gözlerinin
Öpülesi yanlarında kaybetmişim âhvâlimi.
Aklım ve yüreğim
Dile gelseydi zikretseydi sana uyanışlarımı.
Lâl kesilirken dudaklarım
Ve ağma bakarken,
Gözlerimin tenhalığında duyarım
Sana sağır kalışlarımı.
Şehrin
Perdeleri inerdi aniden
Ve bir üveyik tutardı rüyalarım çiğ renginden.
îzbé bir hayale dalar giderdim
Bâkire ve üryandı.
Sonra
Arâpçâ bir lisanın nüânsında öğrendim
Aynı dilin
Tufanında duâ etmeyi.
Ey göklerin şâvkınâ uluyan dilim
Söylenmesi kolay olmayan kelimelerim
Susmaya yemin e t m e şimdi
Kırpma dişlerini sârnıçlara
Anlat bana, ey içimde ki cémir
Bir tâvâfûk ardında.
…
5.0
100% (12)