4
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
2706
Okunma

sallanan atla gidilir mi uzaklara.!
..
gidiyordum
sarı sıcak günden ayrılmış
karanlığı küflü bir zaman almıştı
hangi peronun yalnızlığına sığınsam
hangi limandan kalksam uzak bir sessizliğe
yada hangi otobüsün buğusuna binerek gitsem
derken..
kahrolası kentin
arka kapısında yakalandım çocukluğuma.!
farklı bir resimle çıksaydı karşıma,
öyle yıkık durmasaydı
vurmasaydı alnına yetim ayın öksüz ışıkları
gözlerinde annemin gülüşü olmasaydı
dolmasaydı yanak çukurlarına tuzlu yağmur
babam, babam Haziran kokmasaydı
ve düşmeseydi dudaklarından
o ilk yazdığım "ÜŞÜMEK" şiiri
kafamı aralığın pusuna vura, vura gidecektim..
hep o içine kapanık haliyle
sırtında çabuk büyümüşlüğü
ve
saçlarına karışmış rüzgarı görünce
cebimden çıkardığım bir düşü verdim ona
bir ihtimaldi zaten bildiği, bilmediği herşey
saklambaçlara saklayıp, kaybettiği vakitlerde
sarkaçlar altına tünemiş umutlarda bulurdu kendini
kimselere söyleyemediği o sübyan keder oyunlarıyla
en çokta kirpiklerinin ucuna astığı bayramlarla mutluydu
hiç öyküsü olmadı mesela
kırık dökük utanmalar içinde
saplantılı masallarda koşardı
dizlerinde yaralar
kabuklarını soyduğu yaz rutubetlerinde
acı duyumsamanın
değişik renklerini öğrenmeye başladı
canını yakıyordu aşk sandıkları
canını yakıyordu yedinci yaşı
canını yakıyordu ölü bir adamın
duvardaki yakışıklı fotoğrafı
bana, geçmişten olan
en zararsız olandı
ve gidiyordum
paslı sokak tabelasına
kirli camekanlara
çingenelere
caminin bankına
lal bakışlı sahile
hoşçakalın diyerek
toz, toprak yuttuğum sevgi seslerinden
aklımdan, fikrimden, zihnimden geçip
yüreğimin şark sürgününe atıyordum beni
olası hayaller kurduğum katıksız ömrümde
bir çocukluğuma sahip çıkamadım
ön yargılı hurafe alışkanlıklardan
boynu bükük suskunluklardan
yasaklı bir yaşamın yasaksız uçurumundan
onu almadan bırakıyordum bütün hüzünleri
/ anladım ki
büyüdüğünde çocukluğun ölmezmiş /
denizin tersine akan sularına yaslanarak
bir çiçeğin özünden süzdüm elverişsiz zamanı
gidenler gelmiyor, gelenler hayal yıkıyor
dillere yapılmış balkonlardan yalanlar düşüyor
ve gitmek
insanın sadece kendini terketmesi oluyor..
boşverdim
kandırdığım gitmelerde ki ucube düşleri
onca talan
onca ihanet
onca resmiyetsiz boşlukta
bana çocukluğumu armağan ederek
kaldım
bu kahrolası kentin sessiz anılarında
..
bir daha çocuk olmaktı belkide
o lanet okunan hayata
bir çift gözle tutunduğun kayboluşlar..belkide!