6
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
2361
Okunma

güvey giyimi
ikindiye doğru cami önünde
damatlık ceket bir seccade içinde
imamın davudi sesi ortalığı inletir
misafir-köylü, adamlar cami önüne gelir
damatlık ceketini giyerken güvey
plak aynı kırık plak
“-ismi paaaak!,……..
cismi paaaak!”
……….
hoş görülür her şey
“-Muhammet Mustafa-ra salavat”
Euz-ü besmele ve Fatiha,
arkasından Rabbena atina fid-dünya•
Rabbenağfirli veli-valideyye
ve lil-mükminiyne
yevme yekümül hisab
kimi katılamayanların zarfla gönderdiği
hediyeyi damadın cebine koyar,
kimi "azımızı çoğa sayın" diyerek
seccade üstüne para atar,
kimi küçük altın takar,
kimileri tedavüldeki
en büyük,
cebindeki en yeni "pangınot"u
damadın yakasına sıralar
sarkar birbirine tutuşturulmuş kağıt paralar
imamın elinde, bohça içinde hediyecikler
kapışmak isteyen çocuklara dağıtır birer-ikişer
çevre içindeki şekerle çocuklar biraz aralaşılır
olmadı imam efendi tarafından havaya fırlatılır..
birbirini çiğner çocuklar
imam elde kalan son şekerleri de
fıcıtır misafirler üstüne
ne var ne yok kapışılır,
ganimet yarıştırılır
bu arada sağdıç, bir de aileden biri
içindeki paralarla toparlarlar seccadeyi,
"-Allaha ısmarladık" deyip yürünür oğlan evine,
onları hısım-akraba kadınlar beklemektedir
takı merasimine burada devam edilir
"böyük gafalı" damadın anasından
oğlanın teyzesinden-halasından, gremse
bazılarından güçcük ata
zengin kocadaki abılasından
bilezik illâ nedense
milletin gözünün içine baka-baka
aslında herkes kurulmakta olan yeni yuvaya
destek olmak amacında
evdeki ilk kavgalarda
altın meselesinden çıkacaktır ne olsa
“güye keyimi” biter sonunda
bu arada varsa uygun çocuk,
oğlan evinden ya da akrabadan
sünnet ediliverir,
dili tat olanların dilininin bitiğini kesiverir
hazır gelmişken sünetçi
Narkozcu Gencamadın Iramazan•
güvey giyiminden sonra
gelin alayı davul-zurna eşliğinde
çamur-çatlak demeden
"-haydin bakalım" kız evine
herkes toplaşır, çalar davul zurna
bir taraftan çeyizler yüklenir arabaya
en sonunda dünürler birlikte oynamalı
gelinin abisi şeker sigara dağıtmalı
kayınpederi çağırırlar,
koşup gider,
küçük kardeş “kapı tutar”,
bahşişini hak eder,
gelinin sağdıç’ı sandık üstüne oyurur
kaldırmak gelinin kaynanasına
pahalıya mal olur,
çeyizler taranır, her şeyin cedid yenisi
tencere, göğüm, gazocağı, yorgan iğnesi
Akdışarlı yorganı yun, döşek de kırpık
dört hasır, iki topan yastık
önde tenekesi tavus kuşlu tahta sandık,
leğen, Pazar süpürgesi emme ille de ıbrık
kökboyalı yünden
ısdarda dokunmuş namazla(ğa),
koç boynuzu, deve katarı, tarak
eli böğründe yanışlı
heybe ve yunyastık..
gelin arabasına he(y)be,
diğerlerine çapıt
herkeste neşe,
herkeste dua.. başka nedir insanlık
misafirlere hanımbudu, cığara
dünürler ortaya..
oyun bilenlere geçer sıra
derken kalabalık yığılır,
ilgi ve alkış patlamasıyla,
kız evinin cümle kapısına,
gelin,
gelinin; kepezli başında,
renk renk poçu
çelgiye sokulu, boyalı tavuk tüyü,
illâ nazar boncuğu
kepezin yanlarında iki tengerlek ayna
entarisi pullu
kendi elleriyle teslim eder kızını
dünürüne, gelin-kızın babası
gelinin oğlan kardeşi “atbaşı” tutmakta
gelini sağdıçtan kurtamakta kayınbaba
ortaya çekerler, iki dünürü illa
ayaklar gitmemekte, eller kalkmamakta,
çalgıcılar “Cezayir Havası” vurmakta
herkes içinden eşlik etmekte,
içler burulmakta, burunlar sızlamakta
ümüğe bir şeyler düğümlenmekte
“Cezayirin harmannarı savrılır
Savrulurda sağ yanına devrilir
Sarı buğday samanından ayrılır
Sokakları mermer daşlı
Gözelleri hilal gaşlı
Cezayiirr, Cezayirrr
Gemilere çürük tahta dayanmaz
Asgerlere gafet basdı uyanmaz
Aman Allah buna canlar dayanmaz
Sokakları mermer daşlı
Gözelleri hilal gaşlı
Cezayiirr, Cezayirrr
Cezayiri bi(r) ikindi basdılar
Yiğitleri gurban gibi kesdiler
Cezayiiirrr, Cezayirrr..”
Sokakları mermer daşlı
Gözelleri hilal gaşlı
Cezayiirr, Cezayirrr
derken bir başka öttürülmekte zurna
“-gelini bindirdik ata
yolumuz düştü hayata
gözünaydın kaynata
şenola düğün şenola”
şen ola düğün şen ola...
gelin alımından dağıdırken gelenler
"Allah bi yasdıkta gocatsın" derler
gayri ciddi şakalaşmalar
gençler arasında
bekarların dileği
"darısı başımıza"
diğer biri
“-önşe evlilere ikinci
ondan sonura bekerlere geli sıra
ne de olsa onnar alışgındırlar” dedi
özellikle -kız evi-nden
kimseler olmayacağı için
espriler onlar üzerinedir
“-her genş gızın başına gelir”
“-az yaşa çok yaşa
helbet gelecek başa”
“-darısı görmeyennerin başına”
gelin köy dışına gidecekse
boynu bükülenler vardır
"toprak bastı" kesilecekse
iş bilici "muhtar"dır
gelin alayının önü birkaç defa
iple kesilir
yol kesenlerle kayınpeder arasında
pazarlık edilir
gelin köye inecek ise gezdirilir arabayla
ikindiden çıkan cemaata yetişilir
imam bir kere daha “-amiynn” dedirtir.
düğün kalabalığı oğlan evine geldi mi
gelin inmez, “inmelik” ister, ineği
damat mağrur,
gelinin başına şeker saçar,
daha çok, bozuk paraları kapışır
çocuklar
Aladeli;
para kapan çocukları yanına çağırır
"-al da ğel endeki parayı gadınım bana ver de
ortak olalım,
isdersen de
barıt döğvüreyin ensende"
dirsek, yumruk vurarak damak çatlatır
“-isdersen tireninen götüreyin Aydın’a”
tren taklidi yapar takada-tukada
şapada-şupada, patada-çatada
şaplak indirir çocuğun dalına her defasında
sırtına çenedine olmadı baca(ğı)na,
olmadı baldırlarına
delikanlılıktan taviz vermez çocuk da
daha delikanlı olamamıştır,
ağlamaya kalkarsa
bazıları;
ensesinde boza pişirilmesine dünden razıdır
adam yerine konulmak adına
hevesli değildir kimse aslında
ama kaderden kaçılmaz
Aladeli’ye rastlanılmışsa
bir de topal Mevlüt’de
merhamet aranmaz
-topal kuvveti-nin
farkında değil belki de
eli bek ağırdır valla
ya çatma ya da
çatmış bulundun
ses çıkarma
bi de,
gelin arabasının ardından
binmeye galkma
Karaççanın Alisan vardır
Topal Melit yoğusa
gelin merdivenin başında
döner, eline tutuşturulan;
su dolu testiyi atar
cümle taşına
yenge gelin odasını kapatır
o da bahşişi alır.
"-Allah bi yasdıkta gocatsın" deyip
gelin alımındakiler dağılır
davulcular,
yabancı misafirler,
birer-ikişer uğurlanır.
"yüz görümlülüğü" almadan yüz açılmazmış
“söylemelik” alınmadan konuşulmazmış
kayınpeder “-söyle” deyip izin,
-söylemelik - vermezse
gelin hasret gidermiş
daha çocuk yaşında
kendi sesine
kayınbaba gaale almaz çevredekileri
“-ben ona goç verdim goç,
neytceğmiş ineği”
diye savuşturur yengeleri
gelin besmeleyle,
sağ ayağını atar içeri
gelin odasına damat alınır,
yüz görümlülüğü taksın diye
bir kaşık sadeyağ görümcenin elinde
yeni gelin "-sade yağı hiç sevmem" demiş
yeni damat bayat tereyağını yiyerek delikanlılık etmiş.
oysa sadeyağ kapı ardına sürülecekmiş
"-geçimleri, dirlikleri eyi olsun" diye
ürüsüm böyleymiş
sürmek yerine yiyenin vay haline
sağdıç
kılınıp gelinince
yatsı namazı
vekildir geline
bir akrabası
önce Kur’an,
daha sonra duası
akdeder imam nikahı
"-vardın mı"
"-vardım"
"-aldın mı"
"-aldım"
sağdıç damadın öğretmeni
yenge yeni gelinin
herkesin onlar için dileği
“-bi yasdıkda gocasınnar”
"-Allah başa gadar
dirlik düzenlik versin"
tabi bir de çarşaf var..
ertesi gün gelin,
herkesten önce kalkar.
hediyelerini verip,
kahvaltıyı hazırlar
"gelin ertesi nde"
gelinin arkadaşları gelir.
kekil keserler,
gelin çeyizlerini gösterir...
tavus kuşu desenli teneke
ya da kadife kaplı
tahta çeyiz sandıklarında,
gülyağı, ayva,
hediyelik mendil, basma
çorap, çamaşır, fistan
ve illâ oyalı yazma,
DİPNOT
güvey: güye /damat
• rabbimiz bize dünyada iyilik ve güzellikler ihsan et
rabbimiz beni, anamı ve babamı ve bütün müminleri hesap gününde bağışla
bez, mendil, çevre
fıcıtmak / fıcılatmak : fırlatmak
tat: tutuk, peltek, dilsiz, kekeme “d” sesini çıkaramama
dilin bitiği: dilin damağa bitişikliği, yapışıklığı. Dili bitik olanlar dillerinin serbestçe döndüremediklerinden “tat” konuşurlar
• Gencamadın Ramazan (Deveci)
Akdışarlı: Akdışar (Akçaşar) Köyünden gelin gelmiş Ayşe Dudu Küçükçapraz (yorgan ustasıydı)
Akdışar ismi, beyaz badanalı hanayları için verilmiş olmalı
şar: akarsu, şarlayarak akan su
şar: şehir
topan yastık: yaslanmaya yarayacak dolgun, havut otu ile yapılmış yastık
ıstar:iptidai dokuma tezgahı
namazlağa / namazlık: seccade
eli-böğründe: bir çeşit kilim deseni (eli belinde)
çelgi: başörtüsünün üstüne bağlanmış siyah yazma
tengerlek: tekerlek gibi (top gibi değil) yassı ve yuvarlak,
pullu: sadece özel günlerde gelinlerin giydiği ince, hafif, seyrek dokunmuş (mavi-yeşil-kırmızı renkli) kumaş üzerinde renk-renk pullu desenli fistan
dal: ense kökü, arka
çenet: kaba et, popo, kalçanın arka kısmı
söylemelik: kayınpederi tarafından onunla konuşması için geline verilen hediye
sağdıç: düğünü idare eder, damada
sağdıç: düğünü idare eder, damada danışmanlık, reberlik yapan evli erkekdir, gelinin sağdıcı bekar bir arkadaşıdır. Güveyin sağından giden, sağkolu anlamında olmalı.
yenge: geline yardımcı, gelin tarafından, gelinin yakını evli bir kadındır.
ömrün sonuna kadar huzur, saadet, uyum dileğidir.
gelin ertesi: gelin alımından sonraki gün kuşluk vakti gelinin ziyaret edilmesi
Kekil / kakül : kahkül, zülüf,perçem, şakak kısmındaki saçların kesilmesi,
fistan: entari, basma elbise, giyecek
5.0
100% (5)