10
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
936
Okunma

ezilmiş taşın son kırıntısı
indim tepelere, bun içinde
durmadan hamur yoğuruyordu kadınlar
durmadan bebe doğuruyordu
elleri çiğdemden sarı, çiğdemden olgun
çiğdem satan çocuklar
biliyorlardı taş olmayı
ellerinin arasında başları
düşünmeyi
ben yağmurlu bulut
bilmiyordum yağmayı
bodur ekinlere susuz bahçelere
fi taneleri yiyorduk
nohut patates kavun
çamur bir ayakkabıydı ayaklarımız
ellerimiz çamur bebesi
bahçe gözlüyorduk
kargaları kovalıyorduk mısırlardan
çocuk Atatürk gibi
var olmayan kuştuk
kanatsız
çekirge kovalayan
göldü küçük su birikintisi
22. 05. 1986 / Nazik Gülünay