1
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
2967
Okunma

sonsuzluğun yarısına gelmiş
kanıksanması zor bir düşüm
...
dramlardan koleksiyon yapan sahipsiz olunca
çekmece mezarlığına doldurdum bütün ağır anıları
göğsümün kafesinde bin yıldır mahkum zaten hayat
öyküsü yarım ömürler dükkanında dört duvar taşım
anlıyor musunuz.?
rüzgarı yırtmak imkansızın öteki adıdır.alışın.
hangi manalarla restorasyon yapılmışsa duygular
ona göre kaybedilmiş yada kazanılmıştır aslında
çoğul yaralar irin sevdalar akıttığı için acıdır
belkide hiç hesapsız sevdalar uğruna intihar haktır
filozof deyişleri pencereme vurdukça kesilir ses
bir manolyanın gezgin kadını olur kapının ahşabı
gözlerimdeki balkonda oturan çocuklarla bakarım
çatılarda ölecek karların defnedildiği kırmızıya
yolculuklar yapan tonlarca ağırlıklı hüzünler
bildiğim kadarıyla dramatik bayramlara gider
klişeleşmiş kartpostal kısalığıyla hep aynılık
azınlık boşlukların yersiz adamlığı kimliğim
kavradığım haliyle algılamaktayım ötekileri
öylesine tuhaf yargılamalar doğurduğum
anne günlüğü gece rutubetlerinde, ayyaştır sakallarım
ellerimin kayıp giden bir mazisi var..ki üşürüm..
sıradan heveslere ortak olmak değiştirmez kaderi
yinede hiç inanmadım alnımda bir yazının kölesi olduğuma
şiirler kat ettiğim sayfa yolculuklarından arta kalan
bayatlamış öksürükler, soğuk çay kıvamı zaman,hiçlik
sevgilimin tanışık olmadığım teninde koşarken
en çokta saçlarının sergilediği geometrik dalgalarda öldüm
ki sesinde radyodan cızırtılı şarkılar dinlemektir yalnızlığım
başkalaşmış bütün ayin hüsranlarıyla göçeceğiz bir gün
biliyor musunuz..?
şimdi ayaklarımı uzatıp baktığım kentin yörüngesinde
birbirinden farklı gölgelerin varlığını görüyorum
bileklerinden kesik duygular bulvarından başlayarak
ağır yitirmeler kapısına kadar bakmalarım gidecektir
..
uykusuzdu hayat, ben uykusuzdum ve bölündü bütün ahmak uykular..
Bülent Aslan