6
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
1966
Okunma

Hüzün, sarının annesi
Gözlerine çöreklenmiş bir türkü gibi
Sallıyor beşiğini gözyaşlarının
O kadar güzelsin ki
Sabahı görmeyen gök, geceleyin yağmur
Ve gizlenirken üvey bir huzur kırgınlığıma
Dudaklarından süzülen suskunluk büker boynumu
Yokluğun en acımasız tanımıdır hayatın
Varlığın bir çiçeğin açma hevesi
Sonra düşünemem artık
Çeker alır içimi içinden bir acayip korku.
Akşamı dinle, benden haber saldı ışığına
Karanlık adım adım ölmekte, rivayeti dilde pas
Bir kulaç daha at denizine boğuk şiirlerin
Dünya sen varsın diye dönüyor
Güneş doğudan doğup gözlerinde batıyor
İşte uyuyor göğsümde bir kartal
Kanatları ertelenmiş düşlerime değiyor
Çökmeye yüz tutmuş akşam, türkülü sesime
Sesim sesine kanadıkça
Bir gülüş daha ekiyor suskunluğum hüznüme
Hüznüm alaca, hüznüm sarının annesi
Yüzdükçe umutsuzluğun ucuz denizinde
Büyüyor içimde hunharca acayip bir korku.
Kalbinin hikâyesini astım boynuna dağların
Çocuklar dinledi ben büyüdüm
Duruldum kör bir fırtınanın tırnak izlerinde
Saçlarını taradım ölüme her yaklaştırıldığımda
Bir avuntu, sonsuzluğa resmedilmiş
Öyle sıcak, öyle güzel
İşte duruldu ölüm, gözbebeğinde kekeme çocukların
Göğsüme bastım gözyaşını ağaçların
Toprağı örttüm bedenimle
Kuruyunca dağlar ölüm çağında bulutların
Bir gün gideceksin her şeyinle
Bitecek sonsuz dediğim dilsiz hüzün
Bitecek, adına acayip korku dediğin.
Hüzün, akşamın annesi
Dindiriyor acımı yalan yanlış ninnilerle
Kanıyorum,
Kanatıyorum gözlerimde demlenmiş uykuları
Bir düş istiyorum
Seni bana getirip köklerime değdirecek
Canımı seriyorum varlığına duy
Böyle sağır ölümlerle haklayamazsın beni.
Nedim KARDAŞ
5.0
100% (23)