Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
İbrahim Çelikli.
İbrahim Çelikli.

Tırtar / Halı

Yorum

Tırtar / Halı

( 7 kişi )

5

Yorum

10

Beğeni

5,0

Puan

1852

Okunma

Tırtar / Halı

Tırtar / Halı




























Halı evi

evin en güzel odasına
en aydınlık pencereye karşı
kurulur halı tezgahı
buğular; damlacık olur
süzülür camlarda
daha sabahın ayazında

bir sağa, bir sola
bir koşa, bir dura
bulanık bir görüntü dışarıda
uçan kuş, koşan çocuk
dalga dalga
okul yolunda, çelenlerde!
eşe-dosta ikram için,
ayrılmış suya daldırılmış çiçek dalı
köklendirilmeye başlar
humuslu toprak hazırdır kırık testilerde

küpeliler testi kırığı saksılar içinde
çiçek açar, pencerelerde
hıdırların kokusu mest eder insanı,
örselendiğinde,
fesleğenmişcesine
çiçekler isyan edercesine yukarıya
uzatma gayretinde yapraklarını,
camlardan dışarıya..

daha sonra,
halı dokunan evlerin
yorgun kızları
yolmadan harmandan
arta-kalan zamanlarını
testi kırıkları,
yağ-boya tenekelerinden saksılarda
yeşertirler;
hanım cama dayandı,
telefon, küpeli, uyku,
garazevde fidanlarını

donatırlar pencerelerini boydan boya
Tahsinlerin dam ucunda zakkumlar baharda
gül.. Kösolların “cevizlerin altı”nda
Hidayetlerin, patlar açardı.. sonbaharda
ellerinkiler kırık testi saksılarda
saksı içinde kamış ya da bir sopa
ve ucunda içi boş bir yumurta...


baharda Şamkertende, Kayaseki de
Ariflerin tarla ile Hacımehmetoğlunun tarla arasında
onca portakal sarı çiğdem bir yana
mor kırçıllı ayrangülü
kırmızı üç başçık ortasında

yazları Taşınbaşındaki kayalıkların kekiği,
taşlara yazılmış peynirgülü ,
Depeyurdun altında kangal dikeni arifgülü
yol boyunca horozibiği
evlerin bahçelerinde
arıgülü, bahçegülü

güzleri dam uçlarında
çelen arkalarında
kasımpatları, sarıdan pembeye kırmızıya
patgül adıyla müsemma






























yirmi beş tin bir urup ,
dört urup bir sıra,
“-sonra atkıyı geçir,
eliyin kahıynan üç kertik ayala ,
alt atkıyı gevşelt
kirkiti indir
üst atkıyı geçir..
sonra..
olanca gücünü verip bileğine”
ve oldukça sert
küt! küt! kütt..

“halı dokurun halı da
yüz ilmek bir sırada
yavıklım seninnen ben de
erecez mi murada”

coşkuyla, heyecanla, paralanırcasına
kirkit vurup kücüle
on santime en fazla, otuz sıra
makasla kırpık çıkar, elin tersiyle
kurtları ayıklamayı unutma
dokuyu tara geriye,
seyir eyle, keyifle

başla yeni bir sıraya, şevkle, coşkuyla
gelepler gülecende sarılıp,
bir sırıkla yukarıya
asılmış rengarenk, sıra sıra
yün iplerden koparıp,
göz ucuyla modele bakış
ve tekrar yeni bir sıraya başlayış

"-şu karşı yaylada göç katar-katar•
bir güzelin derdi sinemi yakar
bu ayrılık bize ölünden beter
geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni.

şu benim sevdiğim taşta oturur
bir güzelin derdi beni bitirir
bu ayrılık bize ölüm getirir
geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni."

düğüm-düğüm, ilmek-ilmek
kırpık, yuva, imelek
atkının, düğümlerin, kirkitin
makasın sesinde ahenk
halıcı kızların yaşam sevinçlerine denk

“çemberimde gül oya,
gülmedim doya doya
dertlere karıyorum,
günleri saya saya
al beni kıyamam seni

köşe başı beklerim,
vay benim emeklerim
dümbeleği çala çala,
yoruldu bileklerim
al beni kıyamam seni”

kıyıya ters düğüm ve
biri kıyıyı örer,
birkaç katlı zemin ipiyle
diğeri kurtları keser
halı dokumayan kadın ve çocuklara düşer
sakız alımı,
su
gülecende yumak,
atkı ipini melek
çapraşık ipleri,
kırpık sepedindeki
düğüm olacak kadar
uzun ipleri
ayıklayıvermek

“sırtındaki yeleği
ben örmedi mi yarim
kızlarla konuşurken
ben görmedi mi yarim
Evreşe yolları dar, daar
bana bakma benim yarim var”










falan-filana havasımış ,
ve bir sürü ayrıntılı haber
akran, akraba, komşu, hısım
birbirine keşik eder
yavaş dokuyup
altta kalana atkı atıp,
halıcı kızlarda
gün boyu ölümüne yarış
her gün; bir önceki günden farksız tıpatıp,
güya yoğun lakin,
yavan bir yaşayış...
önce kıyı modeli
bir uçtan, diğer uca
sonra orta model, bir ona, bir buna.
düğüm düğüm nakış düşer halıya
derken asker yavuklusu düşüverir aklına

“-karlı dağlar olmasaydı
gırmızı gül solmasaydı
ölüm Allahın emri ya
şu ayrılık olmasaydı

gara gazan gaynamasın,
atım cirit oynamasın
iki sene asger oldum
nazlı yarim ağlamasın

gır atımın beli ince
öldüm yari görmeyince
gözlerime uyku girmez
senden mekdip gelmeyince”

kahrından değil,
“-türküyü böyle yakmış”
belki de onun gibi
hasret çekenin biri

son alınan asker mektubu haftalar önce yazılmış
türküsü “gelmeyen yar mektubu”na
yaşlar süzülür yanaklara
göz pınarlarından aşağıya
gönüller burulu-kalmış

"-bir of çeksem karşı ki dağlar yıkılır
ellerin mektubu gelmiş okunur
benim yüreğime hançer sokulur
sokulur amman amman
garip kaldım yüreğime derd oldu”

bu türküye kimsecikler eşlik etmez
sadece karasevdalının sesi duyulur
hasret çekenin içli sesi
herkesin boğazına bir şeyler düğümlenir,
sadece düğüm atan ellerin sesi duyulur
o da var gibi, yok gibi
ha bire halı dokunulur

“hasdane önünde incir ağacı
dokdur bulamadı bana ilacı
baştabib geliyor, zehirden acı
garip kaldım yüreğime dert oldu
anam dert oldu
ellerin vatanı bana yurd oldu
anam yurd oldu…”

derin soluklar verilirken
daha bir sert indirilir kirkit
kadere inat
dargınlıklar iptal edilir hemen
ızdıraba ortak olunur,
söyleyene,
söyletene,
türküye
saygı duyulur,

mezarımı gazın bayıra düze
yönümü çeviren sıladan yüze
benden selam söylen sevdğinize
başına koyu karalar bağlasın
gurbet elde galdım deye ağlasın
garip kaldım yüreğime dert oldu
anam dert oldu
ellerin vatanı bana yurd oldu
anam yurd oldu”


başka bir kirkit sesi böler,
düğüm atılan tellerin sesini arada
arada bir makas sesi
arada bir kırpık atmak için seleye,
ip almak için yumaklara
arada bir atkı geçmek için imeleğe, uruba
uzanır halıcı eller
duyulmaz olur nefesleri

sonra bozar biri sukuneti
“minarenin alt yanı
altı da berber dükkanı
tesgereli geliyor
hacıların osmanı
minarenin alt yanı”

sonra hep birden katılır,
tiz sesi gürleştirirler
gönülleri sevda yanığı


“deniz üsdünde büber
gayıklar geli(r) ğeder
ne nekdip geli ne haber
yüreğim yanar geder
yan osmanım yan

hu binanın üs yannı
altı berber dükganı
teskereli geliyo(r)
hacıların osmanı
gel osmanınm gel”








DİPNOT

karasevda: yaprağıgüzel, yol-yol, pembe-kahverengi(kadife)-yeşil renkli yaprakları ışık alan yerde ise koyulaşır, aydınlık yerde ise açılır süs bitkisi. Çiçek açarsa yaşlanacağı endişesi ile tomurcukları devamlı kopartılır, koyu renkli olması o evde sevdalı biri olduğuna hükmedilir
pat / patgül: pat, kasımpatı
ayrangülü : beyaz çiçekli çiğdem
peynir gülü : piren, kantaron
arifgülü: devegülü, hatmi
müsemma: isimlendirilmiş, o isimle anılan
tin: tel, dikine iplik, arış
urup: (10 cm.lik uzunluk ölçüsü olmasına rağmen): yirmibeş tel
atkı/arktı: düğümleri tine tutturan, sıkıştıran enlemesine geçirilen ip, arkaç
kah: ters, dik
ayalamak: başparmak yukarıda olacak şekilde el ile dikine vurmak
gücü/kücü: tezgah tarağı,
gücülemek/kücülemek: atkıyı vurarak sıkıştırmak,
kurt / halı kurdu: yüzeye çıkan atkı uc
kelep/gelep: iplik çilesi, gelişigüzel demetlenmiş ip bağı
gülecen, gülcen: geleplerin (iplik çilesi) yumak edilebilmesi için dönerek kolay açılmayı sağlayan çıkrık düzenek, gelembe
• Pir Sultan Abdal
ilmek: düğümleri bağlamak
imelek/melek: ip mekik, arkaç ipi
denk: yek diğerine eşit
çapraşık : dolaşık, karışık, apraşıkaralaştırılmış
havas (heves) olmak: sevdalanmak, aşık olmak.
Hısım: evlilikle oluşan akrabalık, hısımlıktan sonraki doğanlarda akrabalık söz konusudur.

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (7)

5.0

100% (7)

Tırtar / halı Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Tırtar / halı şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tırtar / Halı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Hasan Özaydın
Hasan Özaydın, @hasanozayd305n
20.10.2015 21:47:40
Çocuk iken annem dokurdu bazı yerleri boş bırakır oraları al(kırmızı) doku derdi ben de doldururdum.Birden döndüm o yıllara.Tebrik ederim saygılarımla.
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
20.10.2015 21:01:19
5 puan verdi
Bu duyguyu yaşayarak okudum çünkü bizde de hemen hemen aynıları yapılırdı çocukluğumuzda gençliğimizde
Kalemin daim olsun usta
.......................................Selamlar
Kederli
Kederli, @kederli
20.10.2015 19:57:40
5 puan verdi
Eyi gözel olmuşda dezzoolu, benim aanadıım aaaz deel bu bre. Iscık deanmişim emme gandırmadı beni peg.
Darılma ha..Genede eyi diiicaam.

Ruhumu alllandırdın şu sonbahar havasında...
Ellerin dert görmesi emi....

Saygı ve selamlar
Recep Şahbaz
Recep Şahbaz, @recepsahbaz
20.10.2015 19:04:48
5 puan verdi

Harika bir eser harika bir yorum yüreginize saglık daha nice eserlere saygılarımı sunarım
VAZO
VAZO, @vazo
20.10.2015 18:48:03
5 puan verdi
evin en güzel odasına
en aydınlık pencereye karşı
kurulur halı tezgahı
buğular; damlacık olur
süzülür camlarda
daha sabahın ayazında


//Halının Menşei:Türklerin ana yurdu Orta Asya' dır.Türkler burada evvela yün ipliklerini çaprazvari işleyerek
kilimi icat etmişler,sonra da kilim atkıları arasına ilmeler düğümleyerek,uçlar bırakmak suretiyle battaniye yerine
kaim olmak üzere,seyrek ve yumuşak dokulu,Uşak'ta hopan denilen halıları dokumuşlardır.Daha sonra bu ilme
sıralarını sıklaştırarak,uçlarını da makasla keserek halıyı şimdiki hale getirmişlerdir.Halıcılık, Orta Asya'dan Hint,
İran,Çin ve Kafkasya'ya dağılmıştır.Sonra Türklerin Anadolu'ya göç etmeleriyle bu sanat da beraber gelmiştir.
Kaynak:Bir Masal Şehriydi Uşak.//

//AYŞENİN AŞKI
Simsar geliyor diye kapıdan geldi haber
Halı dibi kızları başlarını örttüler
Kınalı narin ellerin son ilmekleri idi
Kirkit bıçak sesleri bir anda kesildi
Dolaşık adımlarla avluya girdi simsar
Birer birer gözden geçti bütün nakışlar
Sonra soluk fesini eliyle düzelterek
Kızlar dedi bu halı cumaya kesilecek
Malum ya Hasan için bir düğün halısı bu
Düğün halılarının en pahalısı bu
............Simsar gitti ipleri ele aldı kızlar
............Günde beş on kuruşa bakan amele kızlar!
............Kirkit bıçak sesleri işte yine başladı
............O titrek göğüslerde nefesler yavaşladı
............Fısıltılar döküldü karanfil dudaklardan
............Dediler ki artık Ayşecik ayrıldı yardan
............Bütün ona çevrildi gülümseyen bakışlar
............Ayşe'nin gözlerinde yılan oldu bakışlar
Kız Ayşe,dilber Ayşe!
Halıyı sen ger Ayşe
O zengin çocuğu
Sana vermezler Ayşe
............İldiğin her bir ilmek
............Gönül bağından gibi
............Halıya verdiğin renk
............Al yanağından gibi
Gözlerin yine doldu
Gül yüzün yine soldu
O kınalı elinde
Kirkitin ateş oldu
.............Bakışların derinde
.............Maniler ezberinde
.............Nakış olmak fikri var
.............Zülfünün tellerinde
Vur kirkitin inlesin
Kalpler seni dinlesin
Koy başını serinlesin
Halının direğine
.............Yine geliyor simsar
.............Daha çok ilmeğim var
.............Senin gönlün ne arar
.............Elin zengin beyinde?
Canından kopan can mı?
Gözüne dolan kan mı ?
Yoksa gözyaşından mı ?
İşlediğin her çiçek?
..............Ağlama yana yana
..............Bilsen ne mutlu sana
..............Hasan'ın ayağına
..............Bu halı serilecek...

ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI//

Halı dokuyan kadınlar,dünyanın hiç bir yerinde yapılamayan,fotoğrafa bakarak
nakışları çıkarabilirlermiş.Bir ev ve el sanatı olan halıcılık benim İlim olan Uşak'a,
Orta Asya'dan göçüp gelen yörükler tarafından getirilmiş.Başlıca geçim kaynağı
iken,bu işle uğraşanların yaşlanması,yeni neslin bu sanata eğilmemesi,dokuyuculara
verilen ücretin azlığı ve diğer sanayi kollarında daha fazla kadın işçi talep edilmesi
gibi sebeplerle bu ev ve el sanatı oldukça gerilemiştir günümüzde.
Türkülerin güzelliği ise şiire tadını vermiş,anlatımı mükemmel,başarılarınız daim olsun üstad.
Yüreğinize sağlık,tebriklerimle.Saygıyla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL