Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
İbrahim Çelikli.
İbrahim Çelikli.

Tırtar / Halıcı Kızlar

Yorum

Tırtar / Halıcı Kızlar

( 8 kişi )

6

Yorum

10

Beğeni

5,0

Puan

2206

Okunma

Tırtar / Halıcı Kızlar

Tırtar / Halıcı Kızlar








çay demlenmez-içilir,
aş pişirilmez yenir
radyo bir-kaç halı dokunan evde...
bazen de halıcı kızlardan türküler dinlenir

“gale galeye bakar
ah galeden ganlar akar
deliğannılar durukan
e(h)tiyara kim bakar

hele beşşiği şamdan
yuvarlandı damdan
keşke sevmez olaydım
usandırdın bu candan”

başka biri ekler,
ötekiler eklenirler;

“Silifkenin yoğurdu
ah seni kimler doğurdu
seni doğuran ana
balınan mı yoğurdu

hele beşşiği şamdan
yuvarlandı damdan
keşke sevmez olaydım
usandırdı bu candan”

evliliği halıcı transferidir bir başka eve
çocukluğunun bir kısmını da
kocası evi bilir..
çocukları ile akran gibidir
halıda,
oyunda..
tarlada
harmanda..

ve hayat devam ederdi böylece
baba evinde
ve koca evinde...
evde
hep evde...

halı dokunur,
gelin olunur,
ana olunur
çoluk-çocuğa karışılır,
yaşlanılır….

“hay bu halıyı ırcat edenin …..”


alev, bakır çalığı, buğday başağı
boz, krem, kemik, bej, ten rengi, süt yanığı
limoni, eşek sidiği, altın sarısı
toprak, devetüyü, taba, kahverengi
koyun yünü, süt beyazı, süt yanığı, kar beyazı, kirli

tirşe, çivit, turkuaz, kül, gökmavi, kurşun , cam göbeği,
haki, zeytuni, petrol, çağla, küf, zümrüt, çimen yeşili
turuncu, yavruağzı, kavuniçi, nar çiçeği
bakır, vişne çürüğü, al kırmızı, kiremit, fes rengi
lacivert, parlament, eflatun, lila, afyon moru
soluk, cartlak , gülpembe, çingene, gül kurusu

yolluk, seccade, taban halı
makası-kırpığı, bıçağı, yumağı
eğri demiri, doğru demiri
maşası, mengenesi, tezgahı, direzisi, çözgüsü ,
modelin dönmelisi, kıyısı
kıyının küçüğü, büyüğü
cansız, pastel renkli “saat kapağı”
çiçek açar zeminde narçiçeği
lacivert “köşegöbek” halıların şahı

özene bezene dokur,
bu kızların anası
ısdarda kilim,
heybe,
çul,
çuval,
yastığı
kızının gelin arabasına atbaşı bağlar
eller düğün eder,
kızı gelin olur, anası ağlar,

“gesi bağlarında dolanıyorum
yitirdim yarimi aman aranıyorum
bir çift selamına güveniyorum
gel otur yanıma hallarımı söyleyim
derdimden anlamaz ben o yari neyleyim

gesi bağlarında üç top gülüm var
hey Allahtan korkmaz sana bana ölüm var
ölüm varsa bu dünyada zulüm var
atma garip anam beni dağlar ardına,
kimseler yanmasın anam yansın derdime”




imrenirdi gelinlik kızlar,
konu komşu...
ne güzel düğünler olurdu
gelinler mutlu,
kızlar umut doluydu
düğünler....
düğün gibi olurdu....

tüfek atılır,
-bayrak kalkar -dı
davul-zurna çalardı
katılırdı herkes,
herkes düğüne okunurdu
düğünler hepimizin,
hepimiz için düğün olurdu....

yıllarca dünürcü beklediler
sevdiklerinden,
kendilerine de yapılsın gelinbaşı dilediler
yoldan her geçen
ya sevdiği olsun
ya da haber getirsin sevdiğinden..

duaları kabul olup,
sevdiğini görenler
bakamadılar,
kaçıp saklandılar
sevdiği sağ ya;
gerisi sağlık olsun..

“yücedağ başında yağan kar idim•
yağdı yağmur, güneş doğdu eridim
evel yarin sevdiceği ben idim
şimdi uzaklardan bakan ben oldum”















tenbihledi.. ikaz etdi anası,
ya da aklına geldi
“-sonra eller ne der” diye düşündüler
filancanın oğlunun kendisine
meyil verip, havaslandığını
ellerden öğrendiler
çokları kendine dünürcü gelindiğini
“-hayırlı olsun” dan sonra öğrendiler

“-indim havız başına
bir yar çıktı karşıma
zevda nedir bilmezdim
o da geldi başıma
gelemen ben,
gidemen ben
her gözele meyil, veremen ben
aş golların
sar boynuma
üşüdüm, üşüdüm
saraman ben”


































kızlar
yola bakan pencere duvarına çakılı
tezgahlarda halı dokurlardı
gözleri yoldan geçenlerde
kulakları kapıyı çalacak kısmetinde
hasretle beklerlerdi

hasretle asker yolu gözlerlerdi
bir selam olmasa da, kendilerine
“mücüde”yi karşılıksız koymazdı hiç birisi
gelen her mektubu ezberden okuyabilirlerdi
okumayı-yazmayı bilmeseler de
asker yolu gözlenen koca evlerinde
ya da halı dokudukları evlerde

“yarim senden ayrılalı
hayli zaman oldu gel gel,
bak gözümden akan yaşlar
ab-u revan oldu gel”































“burada mektubuma burada son verirken
hepiciğinize ayrı-ayrı selam eder
böyüklerin ellerinden
güçcüklerin gözlerinden
tekral tekral öperin
......................................”

“şu yüce dağları duman kaplamış
gene mi gurbetten kara haber var
seher vakti bu yerlerde kimler ağlamış
çimenler üstünde gözyaşları var”

okumayı yeni sökmüş çocuklar
bir cizili şekere kanar
bazende muşmula turşusu yenir
“-kimseye deyvime imi gadınım” diye sıkı sıkı tembihlenir
ve koynundan çıkarır
katlanabilceği kadar katlanmış
asker mektubunu
kimbilir kaçıncı kez,
her fırsatını bulduğunda okutur,
okutur okuturdu..

üstelik de; yardımcı olunur yeniyetme talebeye,
takılınılan her kelimede
okumayı sökemediğinde
"...."
belki başka bir ağızdan daha duymak,
“yeni gelmiş mektup” yerine geçer
her saklı mektup ezbere okunur
kimbilir ne hazlar verir,
hasret çekenlere
hasretler doldurur..
nice hasretler,
özleyen gönüllere
gözleri dolu
yavuklular, nişanlılar,
asker yolu gözleyen
hasret büyüten
asker yavuklusu
taze gelinler











“asker yolu beklerim,
günü güne eklerim
sen git yarim askere de
ben sılayı beklrim

mendilimde gül oya
gülmedim doya doya
asker yolu beklerim de
gününü saya saya

pilav pişirdim yavan
üstüne kıydım soğan
yatağına uzandım da
uyan askerim uyan

mendilimde gül oya
gülmedim doya doya
asker yolu beklerim de
gününü saya saya”

































bir harf yazacak kadar boşluk olmasa bile
orada ne destanlar yazılır,
ne özlemler dile gelirdi
orada yazılanlardan ziyade
yazanın esamesi
el yazısından tanınır
yazdıranın neler düşlediği bilinirdi

“gönlümüz gamlanır böyle günlerde
önüme çekildi bir siyah perde
yar senin aşkından tutuldum derde
yine mi gurbetten kara haber var”

askere bekar gidenler;
babasına yazdığı mektubun
en sonunda
ve hiç alakası yokken
“-bana Elif’i isdeyvirin”
demeye cesaret eder..
istenecek kız değişir
temenniler değişmezdi..

ya da derdini döker türküyle anasına
anasının içi "cız" eder
ordakiler güler geçer
“ala geçim çit doğurdu
bolartdık südü yoğurdu
ana bana bi hal oldu
ah ana beni eversene
evermessen gebersene”

burukluk-kahır hatta öfke analarda..
ya da mevzu bahis kızın ağıztadı yenmiş..
nişan alayına sini verilmiş
belki bayrak kalkmış, düğün edilmiş
el hasılı iş-işten geçmiş
hayırlar dilenmiş olurdu da,
"aklın nerdeydi ay eşşen eşşek sıpası" denirdi














hısımlara gelen mektuplarda
gönül verdiği,
hısımının yeni yetişen yakınına
“-emmiyin gızını bana öğredivisen ya
çıtlat bakalım bi
akraba olalım o(ğ)lum”
öykünmeleri

ya da bir paket içinde
bir mektup eşliğinde;
boncuk, tarak, ayna
olması "bir çıynam sakız" sa olsa
gelecek bir tel saç karşılığında
gönül verme belirtileri..

“ela gözlü benli dilber
koma beni el yerine
altın kemerin olayım
dola beni bel yerine

gelip karşımda dursana
şu garip halim sorsana
saçından bir tel versene
koklayayın gül yerine

Karacoğlan der nolayım
elim beline dolayım
nazlı yâr külen olayım
kabul eyle kul yerine”







DİPNOTLAR
Gurşun / kurşun: griye çalık mavi
cartlak: çingene pempesinin koyu tonu
Çözgü: dokumacılıkta dikine ipler, atkıyı tutar
ısdar/ıstar: kilim, çul-çuval, heybe tezgahı
Bayrak kaldırmak.. düğünün başladığı işaretidir

• Keskinli Hacı Taşan
öğretmek: kızın niyetini birine yöneltmek
öğretmek: yabanıl hayvanı ehlileştirmek, eğere semere alıştırmak, koşuma, binmeye yatkınlaştırmak
çıtlatmak: gizlice haber vermek, aklına düşürmek, mevzu açmak
 Ela gözlü, benli dilber - Karacaoğlan



Resim için Sn Nuri ÖZTÜRK’e teşekkürler.

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (8)

5.0

100% (8)

Tırtar / halıcı kızlar Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Tırtar / halıcı kızlar şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tırtar / Halıcı Kızlar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
21.10.2015 21:43:41
5 puan verdi
O günlerdeki şen şakrak gülüşlerin yerini maalesef makine gürültüsü yağ kokusu almış usta o kök doğal boyaların yerini sunii kanserojen boya maddeleri almış....... ama eskileri yad etmekte güzeldi teşekkürler
Kalemin susmasın
......................Saygılar
BAHAR KOÇAK
BAHAR KOÇAK, @bahar-kocak
21.10.2015 17:41:30
5 puan verdi
evet eskilere götürdünüz kutluyorum efendim...
mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
21.10.2015 16:40:00
5 puan verdi
uzun soluklu olsa da zaman ayırıp okumanın hazzı bir başka.
Bir kültür mirası sunulmuş şiirde.
maniler, türküler, ağıtlar vs.
kaleminiz bol olsun üstadım
VAZO
VAZO, @vazo
21.10.2015 13:34:44
5 puan verdi
ve hayat devam ederdi böylece
baba evinde
ve koca evinde...
evde
hep evde...

halı dokunur,
gelin olunur,
ana olunur
çoluk-çocuğa karışılır,
yaşlanılır….


//Bizim yöremizde de halıcı kızların evliliği görücü usulü olur.
Kız bakmaya aniden gidilir,beğenilirse araya dünür başı denilen
birisi konulur istemeye gidilir.Kız verilirse söz alınır sonra
oğlan evi nişan yapar,nişandan sonra çerez götürür,bunun karşılığın
da kız tarafı çiçek götürme denilen hediyeler götürür düğün günü
tespit edilir düğünden bir hafta önce büyük hamam tutulur kız ve
oğlan tarafı orada yıkanır, yiyecekler yeni, gelin kızı göbek taşında
çalgı ve oyunlarla yıkarlarmış,kına gecesi günü büyük bir evin avlusu
veya salonunda kına gecesi yapılırmış.Geline ve arkadaşlarına kına
yakılır,kına gecesini bir ut,bir darbuka bayan çalgıcılar çalarmış.
Mutlaka söylenen türkü:
Çattılar kazan taşını
Vurdular düğün aşını
Silin gözünün yaşını
Haydi vay vay vay

.......Aş pişirsem tuzlu derler
.......Ev süpürsem tozlu derler
.......Kız anasından yüzlü derler
.......Ney ney neyli aman
Çattılar kazan taşını hey haydi vay vay vay
Vurdular düğün aşını haydi vay vay vay
Kız evleri ıssız kaldı hey haydi vay vay vay
Kız anası kızsız kaldı hey haydi vay vay vay

Kız evine gelin ne zaman çıkacaksa iki çalgıcı gelir gelini süslerler.
Geline gelin teli denilen rulo şeklinde çok telli sim tel takılır.Başına da
görkemli güzel bir taç takılır kız evinin yakınları gelin çıkarmaya çağrılır.
Çalgıcılar onları eğlendirip oynarlar.Bu arada faytonlarla oğlan evi kalabalık
bir şekilde gelin almaya gelirler.Burada da oğlan evi bir imam getirir ve
kalabalık tekbir getirerek gelin çıkartılır.Faytona kayınvalide ve kayınpederin
arasına gelin oturtulur.Damat gelin almaya gelmez evde bekler.Oğlan evine
varınca yere kapı eşiğine post serilir.Gelinin sağ eline Kur'an,sol eline bütün
ekmek verilir ve çalgıyı susturan:
Bahçelerde yeşil bakla hey hey
Şakla kekliğim şakla hey hey
A benim nazlı gelinim
Kırk dönüm tarla
Bir hayvan almadan
Telli duvağını açma
Demez mi.?
Sonra:
Koltuk merasimi olur,gelin damadın koluna girer.Oğlan evinde
tam çalgı denilen cümbüş,klarnet,keman,darbuka,zilli tel,ud,kanun gibi çalgılar
çalınır.Erkekler kol kola efe oyunu,çiftetelli,harmandalı,sepetçioğlu gibi oyunları
oynarlar.Kız almaya gitmeden önce oğlan evinin önünde sokakta ortaya halı
seccade serilir.Damat kız evinden gelen ipek pijamaları giyer,ortaya diz çöker.
Çalgı ile arkadaşları pijamasını çıkarır,damatlık elbisesini ayakkabıya kadar
giydirirler,bu arada damadın bazı arkadaşları herhangi bir giyeceğini saklar bahşiş
alır,bu giyimden sonra kız almaya gidilir.Düğünden evvel oğlan evinde büyük
kazanlarda yemekler pişer mevlüt okunur.Bu yemeklerin tümü pirinç çorbası (üstü
bol tereyağlı),cerpleme et(katışıksız büyük tabaklara konur),ekşili bamya(küçük
bamyalardan),pilav,salata,ayran ve helvadır.Düğün ertesi güne yan denilir ve gene
çalgıcılar ve davetliler gelir,kadınlara eğlence yapılır,oynanır.Bir hafta sonra kız evi
oğlan tarafını el öpme denilen davete çağırır,kız ilk kez anne evine gider.
Kaynak:Bir Masal Şehriydi Uşak kitabından alıntıdır .//
Örf ve adetlerimiz,düğünlerimiz bu kadar şaşaalı ,günümüz de az benzerlikler
olsa da bu şekilde değildir artık.Çocukluğumuzda bizim evimizin avlusu büyüktü
orada yakınlarımızın kına geceleri yapılırdı hatıralarımda hayal meyal hatırladıklarım.
Şimdi ne eski evimiz var ne de eski geleneklerimiz.Gerçekleri dizelere yansıtan
iyi ki şiirleriniz var üstad.Şiirleriniz,okurlarınız herkese farklı anılar sunuyor,kiminde
buruk,kiminde tatlı anlılar.Şiir emek ister ve anıların resmi gibiydi.Türküler ise şiire
anlam katmış.Geçmiş zamanlara ait yaşananlar anlatımda kendi içinde yoğun olduğu
gibi okura da kendi anılarını hatırlatması açısından açık kapılı.Tebriklerimle.Saygıyla.


cinitas
cinitas, @cinitas
21.10.2015 12:42:29
5 puan verdi
dizeleriniz ortamı yaşamış gibi bir his uyandırdı.çok canlı ve diri bir şiir.dokunabiyorsun nerdeyse.Kutladım ustayı.saygıyla.
Recep Şahbaz
Recep Şahbaz, @recepsahbaz
21.10.2015 11:47:21
5 puan verdi

Eskileri yaşamak güzel bir duygu saygılarımı sunarım
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL