5
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
1636
Okunma

kül ve palyaço
..
anımsarım
balkonun kıyısına demirlemişti bir çift kumru
ve sokağın ikindisine devriliyordu akşam üstü
annem şivesinde ki türküyü emziriyordu diliyle
babamın resimleri hala yakışıklıydı duvarda
dolaba kaldırılmış kestane zemherisinden geriye
erik çiçekleri, papatyalar ve cemreler kalmıştı
çocukların gözleri dolduğu zamanın utancıyla
ağlamayı kendime sakladığım şiirlerdi bahar
daha haziranın ölülerine geçmediğim mayısla
boyumu aşan kitaplardaki ağır acıları okurdum
düş kurmayı öğrendiğim Yaşar Kemal’in Memed’i
rüyalarımda tanımadığım yüzlere sürerdi atını
Şafak Türküsüyle kanıma karışan kaya gibi ses
salıncakta sallanırken bir kuş gibi konardı duyuma
ablamın hep portmantoda duran yeleğini göremediğimde
gelinliğiyle beraber onuda götürdüğünü anladığım kışta
bir daha bana kardeşim demeyeceğini sandığımı hatırlarım
kedime ablam olur musun diye sormamdı minik çaresizliğim
okulun sıralarında bir kızla başladık üşümeye
halbuki çokça titremiştik soğuk puslu iklimlerde
sarılmasıyla algıladığım ergenlik değildi sanırım
daha çok bilincimin altında kalan kardeş özlemiydi
toprak yolların dağlaşmış işçi karınca yuvalarına
aşık olduğum komşu kızıyla çekirdek kabukları atarken
incirleri olmamış ağacın gölgesinde öptüm yanağını
al, al olmuş gülümseyişiyle dudaklarıma bakarak birden
saçındaki tokayı çekiştirip bana vermesi bir olmuştu
velhasıl büyümekle kaybettiğim düşlerim çok oldu
ki hayat görmek istediğimiz gibi değildi, olmayacaktı
hep gece yolculuklarına bindirdiğim kendime elvedalarım
sabahları pencere buğusundan dışarıya günaydınlarım oldu
şimdi kağıttan kayıklarla yüzdürdüğüm dramatik şiirler
aslında yüzümün astarına geçirdiğim doğaçlama gerçeklerdir
tarihin bir yerinde yarım kalacak herkes gibi öyküm
yeter ki ardımdan söylenecekler de bir tutam mavi,
kapımın eşiğinden geçtiğim ve sonrasında aynı kaldığım
adamlığımla anılmak olsun dillerdeki hatırı sayılır ben
..
’’ hayaller insanlara sunar hayatı
insansızlık öldürür eldeki ömrün güzel yanlarını ’’