1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
984
Okunma

anlatmayı dilediğim yerdi, çalı çırpı kokusu, ateş ve biraz dem
insan her şeyi ama her şeyi unutulabilir kendi evliya kokusunda
bana bağıran tiplerdi
sevmedim, yalandan kırılmasa da insan; yalanı
gözlerim mi büyüyor
uyku teranesinde ayaklarımla saklıyorum geleceği
ne desem boş biraz da, beyhude çok
ölümle yüzleşemediyse hala
bağırırken nefret alfabesi kullanıyorlardı
bir kayığa atlayıp kaçacakken
uçamayan kuş olduğumu anlatacağım sana
senin saçın ne renk, ne çok renk; vahşi
altından tehlikeli hayaller de geçebilir
ilacın etkisinde kalıp insan bir şiir okuyabilir
radyodan hem de şarkı çalarken
sarp bir kayanın göğsünden bahsediyorum
canlı kalmanın yılları uzun kıyısında
gözlerimi görmediğim için şanslısın bu zaman
o kayanın berisinde eşkiya namlusuyum
hayalleri mi de çalamazlar ya, kan hikaye kalır, gerçeğim şu kavgasında
bana ne önemli diye de söyletemezler
kayalıkların arkasında iç çekişip, tehlikeli bir hayvan olurken
ayakları çıldırır insanın
bilemezsin de pahalı olduklarını anladığın sevdalardan demir aldığında
iyisi mi kalacaksın öyle yalnız, kendini verip kendine
başında bir hasta gibi gelip geçenleri dinleyeceksin
senden bahsedecekler
geçmişinden
avuç içi kanayışlarından
çoğaldıkça çoğalan cennetten
biraz karasevdadan, kötü söz çıkarır insan
ya da denebilir mi, tutsak olmak istemez aşka
sahici olduğuna inandığı oncası gibi kurşun sıkar gider matematik
benim topuklarımdadır en baba cebri
kaç katlı olduğundan söz ederim
düşeceğin ana kadar doğru bir yaklaşımdır
limitsiz olmamak bir kabın kenarında
bana mı diyorsun, bana diyemezsin, bana dememeli, denmemeli kirlettiğim şu güzel tabloyu
başım diyorum, bahardandır, içim diyorum, sevmektendir
sahici midir, vaz geçirir mi ifadeler
anlayamıyorsun
güzel seslerin tadına ekim varsın, yıldırım hızıyla ekmek kokluyor ellerin
çekyatın olduğu köşede birkaç tutam tavır
çekinirse kırlent düşebilir
yerden korkmamalı insan, korkmamalısın
bana bağırıyorlar, bana bağırdıkları için kederim
bağırmasınlar bana, söyleyin suçum ne dostlar
bu pazar o pazar da değil
bu tezgah sevdanın ipliği
o sevdanın kuşu güzel güzel olmasına
doyası sevmek, tadı nisan yağmuru
o kuşun kaderi midir bilmem
ayrılığa aşk kala
yine de etrafta dökülen var mı bakıyorum, masa altı çekirdek kabuklarına avuçlarımla
ellerimin hurdaya çıktığı zamana eştir kolasını sevmediğim bakkalları bıraktığım
sıkıca bağlanıp, savaş karşıtı bir ten yığılıyor bana benzer
ne konuşacağım, kitapların bile yorgun olanını sevmişken
birazdan çekip gideceğim
kırmızı gelinliği sevenler aldanmasın
buna kaçış da denebilir
dönüyorum hürce kendime
hiç bağlamadığım ellerini çözeceğim, biraz hatıra, biraz her şey
bacakların kadar günahtır artık savaşlar
kapı hafif aralık
5.0
100% (4)