8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1382
Okunma
Saksıda bilmem kaç sardunya
Babaannemin saçıyla örülü
Ismarlama gelmiş bir kış günü
Açmasını beklerken o öldü
Telefon kara zindan mezar kuyu
Babam sallandı ses duyuldu
Eyvah! Annem toprağa düştü
Kaç yıldır babamın yüzünde sallanan telaş
Arka balkonun penceresine asılı
Hatıra hayat derler hayal yaşamak
Beş kişi, Gülhane Cevizli Park
Böyle kuru kuru gidilmez ki
Onun aklında hortum, kuruluğu ıslatmak
Hayalde yaşamak ölünce uyanmak
Bağcılar’ da bir park düşe sallanmak
Bazen cevizin altına düşmüş yaprak
Kürek babamın alnında
Ayakkabı koşar onun elinden fırlayınca
Annemin peşi sıra
Ben sevmemeyi ağlayınca öğrenmişim
Seksen dönüm arazi arkasına kurulunca gök
Bir de taşınca göl
Peygamber çiçeğini sökünce kökünden
Reçel gülleri rengini kaybederken
Ben yalnızlığı babaannemden öğrenmişim
Babamın ot içinde yürüyüşünü seyrederken
Boyu bir yetmiş yaşı acıya çoktan yetmiş
Onun küçük kardeşi elmalıkta salınır
En küçükleri yanmış Fadime aşkına
Annesinin peşinde dolanır
Çok eskiye gider aklım
Çocukluk hatıralarıyla dolar zihnim
Fotoğraf albümü acı katar ekmeğime
Düğün zamanı gelir gözümün önüne
Yanan biz oluruz kalburda elenen de
Sonrasında malumunuz
Büyüdük, sardunya açtı rengi pembe
Balkonun en sevdiği çiçek oldu o günden bu güne
Hatırlamam güneşi sever mi sevmez
Bir görünüp bir kaybolur
Babamın yıllık telaşı hala pencerede
Gün geçtikçe canlanır
Dalına kuş bile konar
Görünene inat
İSTANBUL e...