0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1633
Okunma

Ne kadar da güzel söylemiş Şükrü Abi, değil mi?
/
Hayatın mahsenine ayak bastığımdan beri, ayaklarım çamura bulanmış vaziyette yürüyorum sokaklarda. Bir insan ne denli kirlenebilirmiş diye test ediyorum belki de kendimi... Bundan çok zaman önce "Hayat adalettir denilmişti" diye başlayan bir şiir karalamıştım bu kara kaplı deftere, sonrasında anladım ki hayat kirlenmektir oysa ki! Ne denli kirlendiyse bir insanın kaderi, o kadar tutmuyor adalet terazinde kantarlar birbirini... Kirlilik demişken güzelim, kirlenmek hiç de güzel değildir, bil hani!
Platonik sonbaharlar yaklaşıyor sanki,
rakı kadehlerini yıkayalım en iyisi
yoksa çekilecek kahır değil ki bizimkisi!
Bendeki bu sevdayı, hayatın suyuna bıraksam
derelerin denize kavuşması misali
sana gelirmiydi?
Bilemem ki!
Oysa senden kaçarken ben
nelere yakalanmışım,
kimlere aldanmışım,
hesap da edemem ki!
Dedim ya güzelim! Ah sana bin defa dedim ya, adaletin sırtında bir ekmek bıçağı var, ne zaman kaderimi bileylesem bıçak daha keskin olup deliyor adaleti! Kimleri üzdük biz oysa seninle değil mi? Ne âhlar, ne günahlar! Kimde kalacak bunların vebali? Nerde kaldı senin Tanrı’nın adaleti?
Kirlenmek ki
adaleti kirletense eğer!
Varsın çürüsün bütün cellatların elleri.
Önce sokaktan geçen köpeğin başını okşamayı kestiler,
şimdi benim rakıma göz diktiler,
hep hatayı kendime çaldım,
oysa bu memleketin sitemleri
içimden çökertmiş beni!
Aşkımdan mı sevdamdan mı vaz geçeyim?
Ben ki,
kime sorayım bu adaletsizliklerin,
vebalini!
Hüseyin Özkaymak
Eylül 2015
5.0
100% (1)