1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2293
Okunma

her cümlenin sonunda yeni bir hayat
ve her şiirin sonunda bir acı yaftalanırken yüzümüze
yeni ve son arasında aslında hiçbir fark yoktu.
ikisi de gölgesi hep uzun bir hayatın başlangıcıydı.
güneşin hiç parlamadığı bir korulukta yürüyorum sanki
buruşmuş yüzümde hayatı çepeçevre saran
ağaçların dalları gölgeleniyor,
ayağımın değdiği yerde hışıran yaprakların
çıkardığı sessiz tınıdan anlıyorum
her duraktan sonra yeni bir yağmur yağarmış
ve her yağan yağmurdan sonra
sonbahar yaprakları gibi sararırmış insan.
ve şimdi yazılmış bütün şiirlerin arkasından,
sararan bir sonbahar yaprağı gibi
yere düşüyorum sanki.
nereye dokunsam ve nereye bassam
bir hüzün yumağıyım,
bir hüznün hikayesiyim.
bu hikayenin içinde sadece hükmünü
doldurmuş bir ölüm yok,
onun dışında ne ararsan var.
oyunlarını henüz küçükken oynayamamış bir çocuk,
bir bardak suyu çeşmeden doldururken
hep yarım bıraktığım günler yani
ve zaten hiç dolduramadan
nasıl büyüdüğümü de anlamadan geçen günler.
gençlik derken,sevdalarım
uğruna her gün,her gece ağladığım,
gözyaşlarımın sel olduğu acılar
ve sonra işime hiç gelmeyen
beni hiç tatmin etmeyen
bir basiret,bir olgunluk kaldı sadece geriye.
ve şimdi bu yüzden daha çok düşünüyorum,
okuduğum her şiirden sonra
tanrı beni ne zaman ortadan kaldıracak
onun hesabını yapıyorum.
çünkü biliyorum mutlu olmayacağımı
ve bu hayatın yormaktan öteye gitmeyeceğini.
28 ağustos.
5.0
100% (5)