9
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
3263
Okunma

başlanması gereken bir düşün
çocuk sesleriyle boyanmış yeri ol, ey kadınım
..!
bir yerlerde peronlar önünde bayat geceler öldürülürken,
demli bir çayın tek şekerli acılığıyla hasretlik içmek.!
ve
çoğul yalnızlıklar var
hüzün yırtıkları dikilmemiş kentlerde
o kadar dağınıktır
belirsiz sevdaların boylamlarında
telgraf eskiliğidir bunca silik betimlemeli anlamlar
ben usul hiçlikle mülteci olurum sana
güvercin notlarımda karalarım seni
suların bulutlardan doğduğu bir eylül sancısında,
dilsiz yazgılarıyla
mutsuzluk hikayeleri koparken kuru aşk dallarından
ıslak duvarların eğri, büğrü yazılmış umudunda severim seni
cumartesi anneleri olur şahdamarımın yangın yerinde
gözlerinin b/elasından kopardığım krizantemleri veririm onlara
olası göçlerdir artık geriye kalan turna şiirleri
göğün mavisine bata, çıka gittikleri uzaklara anlatırım seni
savaşsız hayallerimin barışlardan yapılmış türkülerine
esmer rüzgarlar asan
genç kızların ve delikanlıların gülüşüyle özlerim seni
ve
Plaza de Mayo meydanından
Latin kadınların baharat kokulu dağlarına giden ağıtlar
Karadeniz’in Cudi’yle bakıştığı merhaba yerine gelir
sana olan hasretimin tufanlarıyla
şimdi mutsuzluk toplayan çingenelerin şarkısını çalar bu mevsim
kırık hayallere takılıp düşen ruhların avucunda ölü kelebekler
Rodrigo’nun gitar konçertosu çalar denizin soğumaya başlamış ellerinde
yinede
bir umuttur aşka dair maceramız
alnı gümüş çocuklar yüzer renklerde
yediveren dağlarda susar seslerimiz
yani
boşuna değil küllü resimlerde savrulmalarımız
ağır bir eylül dayanmış olsa da şimdi kapımıza
yağmur yıldızlarıyla acıtırız yalnızlığımızı
bir pencere önü gece resitalinde..
ay düşüyorsa ağustosun dilinden
ışıklarından insan kalanlara aşklar çiz ey kadınım..