0
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
631
Okunma
mutluluğunu satan gece
bak incirler çatımızı aştı
kiremitlerin göğünden duyan ağaç olayım ki
iki dal arası ağlamadım hiç
sınırları duvarlarla örülü bulut olmalısınız
sakız çiğneyen kız
beyaz gece ve ay
tenini süsleyen dokunuşa var oluş diyorlar
oysa sen ölmemelisin
o alaca karanlıkta üç beş kişi
bir mırıltıyı getirdi rüzgar
çiçeklere çarptı eğildi
konuştu dolaştı sabaha dek
sevinçlerin üstü sizde kalsın
biz sızlayan yağmurlara gidiyoruz
ışıklı masanın bildiğine küçülen
dalgınlık karartısı ve karıncalar
büyük sözleri pay edip saklanıyoruz toprağa
binlerce yıl geçtiğim patikaların sarı yolu
mutluluk orada kalsın
oyunlarımız sulara karışsın tekrar
ne basit alınır verilir anıları silinen soluk
yükselir taştan yürekler
kağıdın karnına güneş yapmayı unutmuş
eski bir perdeyi gerer karanlık
nefesimizi birleştirip kayarız yıldızlar ötesine.